15 Aralık 2011 Perşembe

YELKEN HAYALLERİ


Kışın rüzgarsızlık, fırtınalar ve günlerin kısalması sebebiyle karada yelken hayali kurmakla yetiniyoruz. Arada marinadan çıkıp motorla kısa turlar atıyoruz tabii. Ama çoğunlukla marinada tekne tamiri ve bakımıyla vakit geçiriyoruz. Ayrıca sıcak evimde oturup yelken dergilerini okurken Antarktika’ya giden, dünyayı dolaşan, veya Atlantik Okyanusu’nu tek başına geçen denizcilerin yaşadıkları maceralara özeniyorum.  Acaba ben de bir gün yelkenliyle Antarktika’ya gidebilir miyim? Daha doğrusu, acaba buna cesaret edebilir miyim?

Çocukken yüzerek balıkçıların teknelerine çıkar ve lumbozlardan kamaralarının içine bakıp özenirdim. Babamın kayığıyla balığa çıkardık ama kamarası yoktu. İçinde kalınabilecek bir tekne benim için inanılmaz birşeydi. Kendi teknem olacağı aklıma bile gelmezdi ama hep hayallerimde vardı. İnsanın hayalleri aslında gerçekleşiyor. Mesele hayal kurmakta…

Yachting World dergisinde okuduğum Steve Powell imzalı yazı dizisi yazarın yelkene başladıktan yaklaşık on sene sonra bu iş için bütün ekipmanları yedekleyerek özel yaptırdığı Oyster 62 model teknesi Uhuru ile Atlantik Okyanusu’nu geçip Antarktika’ya inmesini ve Horn Burnu’nu geçmesini anlatıyor. Maceranın detaylarını ve etkileyici resimlerini yazarın blogundan takip edebilirsiniz.

Beni etkileyen bir başka macera ise dünyayı dolaşan 1904 yapımı ahşap klasik kotra S/Y Merrymaid’in hikayesi. Özellikle teknenin Horn Burnu’nu dolaşırken buzullarda çekilen resimleri inanılmaz. Kotra dalgalara bata çıka ilerlerken neredeyse suyun içinde kayboluyor. Tek görünen kotranın direği! Yachting World’de çıkan makaleyi ve kotranın resimlerini www.merrymaid.sy adresinde görebilirsiniz.

Zorlu denizler, buzullar, penguenler, balinalar… Hayal kurmaya ve yazmaya devam edeceğim.  

30 Kasım 2011 Çarşamba

RESİF SİVRİADA’DA

26-27.11.2011 
Marinadaki komşum Gürkut, teknesi Resif’le geçen haftasonu Sivriada’ya gitti. Burgazada’daki Kalpazankaya’da günbatarken çektiğimiz fotoğraflarda çıkan Sivriada’nın ıssız bir limanı olduğunu biliyordum. Hatta limanda aborda olmak yerine demir atıp kıçtan kara yanaşmak gerektiğini yoksa açıktan geçen gemilerin dalgasıyla teknenin bordasının rıhtıma çarpıp hasar görebileceğini de öğrenmiştim. Ancak uzaktan görünen ve adaya ‘sivri’ ismini veren tepenin içinde taşocağından kalma geniş ve etkileyici bir krater olduğunu ve bunun içinde dolaşılabildiğini bilmiyordum. Ayrıca adada balıkçıların beslediğini tahmin ettiğim dört tane de kedi varmış...


16 Kasım 2011 Çarşamba

LİKYA YOLU, ANTALYA


05-09.11.2011

Kasım ayında yaylada çadırda kalacaksın, deseler, çıldırmış olmalılar, derdim içimden. Ama Batı Toroslar’daki Olympos (Tahtalı) dağının eteğindeki Çukur yaylada geçirdiğimiz akşam beş günlük seyahatin en keyiflisiydi. Çevreden topladığımız sedir ağacı dallarıyla yaktığımız ateşin baharatlı kokusu hala burnumda.

5 Kasım Cumartesi sabahı dokuz kişilik ekibimizle Antalya Havaalanı’nda buluştuktan sonra ilk durağımız Göynük Kanyonu oldu. Rehberimiz Özgür ilk günkü zorlu tırmanış planından vazgeçip bize kanyonda ve ardından ormanda kısa yürüyüşler yaptırdı. Temiz hava ve orman kokusu hepimizi sardı. Akşam Ovacık köyündeki Gül Dağ Oteli’nde kaldık.
                                                                                                                        Göynük Kanyonu



4 Ekim 2011 Salı

DİL BURNU, BÜYÜKADA


1.Ekim.2011
Cumartesi günü güneşli ve hafif Lodos havada yelken bastık. Rüzgarın Lodos'tan 8-10 knot esmesine rağmen arada kara bulutlar kuzeyden gelip bizi yağmur konusunda endişelendiriyordu. Denizde pek tekne olmadığından, yazın çok kalabalık olduğu için gitmediğimiz Dil Burnu'nda demirlemeye karar verdik. Sedef Adası ve Büyükada'nın güneyinden geçip 14-15 metre derinlikte demirimizi bıraktık.

27 Eylül 2011 Salı

SONBAHARDA KALPAZANKAYA


18.09.2011
Keyifli Poyraz havada Macahel yürüyüş ekibinden Eren'le birlikte Duygu, Emre, Dolunay ve ben Burgazada'da Kalpazankaya'ya gittik. Yaprakları biraz dökülmüş olsa da atkestanesinin altında oturup yemek yedik. Akşamüstü denize girdikten sonra dönüş için yelken bastık. Gün battıktan sonra marinaya bağlandık.

20 Eylül 2011 Salı

PENDİK - SARAYBURNU

11.09.2011
Güneşli ve rüzgarlı bir Pazar günü yelkene çıkıp İstanbul Boğazı'nın girişine kadar yaklaşık üç saatte gittik. Rüzgar Poyraz'dan 25-27 knot'a kadar çıktı. Haydarpaşa önlerinde yunuslarla karşılaştık. Gün batarken Pendik'teki marinaya bağlandık.

                                 
                                             

9 Eylül 2011 Cuma

MACAHEL, ARTVİN - DAĞLARDA BİR HAFTA


28.08 - 03.09.2011
Buz gibi suya daldığımda suyun altında çığlık atmak isteyip nefesimin kesildiğini hissettim. Sudan çıktım ama dayanamayıp tekrar atladım. Su çok soğuktu ama beni canlandırdı. Bir buçuk gün boyunca molalarla minibüste yaptığımız yolculuğun sersemliğini üzerimden atmamı sağladı. Tatil benim için böylece dağların tepesindeki Naçadirev Gölü’nde başladı.

                  (Resim: Eylem Derya)        
                         


23 Ağustos 2011 Salı

LEYLEKLER

20.08.2011

Upuzun leylek sürüsünün teknenin üzerinden süzülüşü bizim için olağanüstü bir görüntüydü. Dev kanatlarını ve uzun boyunlarını seçebiliyorduk. Upuzun bir kafile Yassıada'nın üzerinden Büyükada'nın kuzeyine kadar geliyordu. Bu sırada, Burgazada yarışına katılan yatların Büyükada ve Sedef Adası arasından kuzeye tırmanan görüntüsü belirdi. Deniz'le beraber yaptığımız üç-dört saatlik keyifli seyirde yer yer tekneyi yatıran kuvvetli sağanakların dışında bizi en çok heyecanlandıran sonbaharın habercisi leylekler oldu.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

MARMARA'DA YUNUSLAR

14.08.2011
Marinada uzun bir kahvaltıdan sonra, puslu, rüzgarsız ve sıcak havada teknede tembellik yapmayı planlarken günün ilerleyen saatleri önce Lodos ve ardından gelen Poyraz'la heyecanlı hale dönüştü. Öğleden sonra ikide marinadan çıkarken 10-12 knot Lodos ile karşılaşınca yelken basıp orsa seyre geçtik. Güneye inip birkaç saat sonra Çınarcık'a yaklaştık. Dönüşe geçtiğimiz sırada rüzgar Karayel'e döndü ve hafifledi.

Günün en heyecanlı anı, denizin ortasında bir yunus sürüsüyle karşılaşmamız oldu. Yunuslar etrafımızda yüzüp bizi bir süre yokladıktan sonra yollarına devam ettiler. Malesef rüzgar hafiflediğinden yunuslarla yarış yapamadık. Yunuslar geri döner ümidiyle ekipten iki kişi denize atladı ve tekneden attığımız halata tutunarak yüzdü. Ama yunuslar bütün çabalarımıza rağmen geri dönmediler. Akşamüstü Poyraz çıktı ve bizi keyifli bir orsa seyirle güneş batmadan önce marinanın önüne kadar getirdi. Bağlandığımızda hala yunusların heyecanı içindeydik.

9 Ağustos 2011 Salı

ANNEM VE BABAMLA YELKEN

06.08.2011

İstanbul'u Ağustos'ta bir nebze serinleten ve nemi azaltan Poyraz birkaç haftadır devam ediyor. Benim gibi sıcağı sevmeyen yelkenciler için Poyraz bir lütuf. Son zamanlarda her haftasonu tekneye gelenlere 'çok şanslısınız, sabahtan itibaren Poyraz var' diyorum. Geçen Cumartesi bu sözleri sabah erkenden yelkene çıkarken annemle babama söyledim.

2 Ağustos 2011 Salı

BÜTÜN GÜN YELKEN

31.07.2011

Pazar günü sabah erkenden Poyraz 2-3 kuvvet esmeye başladı. Planladığımız gibi dokuz buçukta Emel, Deniz, Dolunay ve ben marinada buluştuk. Emel’in yelken tecrübesi yok ama geçen sene bir kere bizimle teknede Boğaz’da yarış izlemeye gelmişti. Bu sayede tekneyi tanıyordu. Deniz ise çocukken İstanbul Yelken Kulübü’nde yelken yapmış ama senelerdir ilk defa bir yelkenliye ayak basıyordu.

28 Temmuz 2011 Perşembe

BİR YABANCI YELKENCİNİN ATAKÖY MARİNA İZLENİMLERİ

'The final leg of the northwards trip ended in Istanbul on Sunday 13 June when we pulled into the worst marina I have ever been in – namely the outrageously expensive Atakoy marina (EUR105 a night) some 20 minutes from the centre of Istanbul. You certainly pay for the convenience – and they would say privilege of staying at one of the most poorly and ill disciplined marinas I have ever seen.

27 Temmuz 2011 Çarşamba

SEDEF ADASI'NDA DEMİRDE TEMBELLİK

24.07.2011
Pazar günü hem hava sıcak hem de rüzgar hafif olduğundan yelken basmadan, sadece denize girmek ve tembellik yapmak için motorla Sedef Adası'na gittik. Bizim gibi düşünen çok tekne olduğu için yarım saat kadar demir atacak uygun bir yer aradık. Adanın güneybatısında karar kılıp demirimizi 20m'ye bıraktık.
Adalar cıvarında tekneden denize girmek bazen otoyolda yürüyüşe çıkmakla aynı hissi veriyor. Sürat motorları, jetskiler ve zodiak botlar, otoyolda zigzag çizerek giden otomobiller gibi teknelerin arasında hız yapıyorlar. Denizde yüzenleri görmedikleri için insan çok tedirgin oluyor. Geçen hafta bir tekne neredeyse yüzen iki arkadaşımızın üzerinden geçiyordu. Biz çığlık çığlığa bağırınca son anda yolunu değiştirdi. Sanırım artık daha sakin ve huzurlu demir yerleri aramanın zamanı geldi.

20 Temmuz 2011 Çarşamba

SEDEF ADASI VE BURGAZADA KALPAZANKAYA

16-17.07.2011


Elio - Sedef Adası
Cumartesi günü durgun havada motorla Sedef Adası'na gidip Elio Sedef'in tonozuna bağlandık. Denize girip yüzerek adaya çıktık. Ağaçların arasında çıplak ayakla yürüyüp keşif yaptıktan sonra sahile geri döndük. Denize atlayıp tekneye çıktık. Gün battıktan sonra mehtabın aydınlattığı denizde bir saatlik seyirden sonra marinaya bağlandık.


Kalpazankaya - Burgazada
Pazar günü ise öğleden önce marinada buluşup tekneyi hazırladık. Lodos'tan 8-10 knot esen rüzgar bizi Burgazada'nın güneybatısındaki Kalpazankaya'ya kadar götürdü. Tonoza bağlanıp denize atladık.

11 Temmuz 2011 Pazartesi

HAFTASONU ADALAR'DA YELKEN

9-10.07.2011



Haftasonu neredeyse durmadan esen 'freşka' Poyraz'da iki gün boyunca Adalar'ın etrafında yelken yaptık. Pazar günü Pendik'ten çıkıp Kınalıada'nın kuzeyinden dönüp Adalar'ın güneyine indik. Kalpazankaya'da demir atıp denize girdikten sonra güneş batarken marinaya döndük.
(Resim: Dolunay Özbek)

5 Temmuz 2011 Salı

FETHİYE’DEN MARMARİS’E DÖNÜŞ

09-11.06.2011
Turunç Pınarı’nda iki gece kaldıktan sonra Marmaris’e doğru dönüşe geçtik. Planımız Göcek ve Ekincik’te birer gece kalıp 11 Haziran Cuma akşamı Marmaris Albatros Marina’ya varmaktı.
  

29 Haziran 2011 Çarşamba

KARACAÖREN - AÇIK DENİZLE İÇ İÇE BİR KOY

TURUNÇ PINARI – KARACAÖREN - TURUNÇ PINARI ETABI
Mesafe 24dm, rüzgar sabah GGB 12-15knot öğleden sonra durgun, dalga yok, hava güneşli, yelken seyri

07.06.2011

Turunç Pınarı’nda huzurlu ve mutlu bir akşam geçirdikten sonra sabah uyandığımızda geri dönüşe geçmeden önceki son gecemizde gene aynı yerde kalmaya karar verdik. Gün içinde yelkenle Fethiye Körfezi’nin güneydoğusundaki Karacaören’e gidecektik. İki yıl önce Ölüdeniz’e gidip denize girmiş ve Soğuk Su Koyu’nda gece kalıp Ali Bey’in lokantasında yemek yemiştik. O sefer önünden geçip göremediğimiz Karacaören’i bu seyahatimizde keşfetmek istiyorduk.

24 Haziran 2011 Cuma

TURUNÇ PINARI, FETHİYE – DENİZDEKİ VAHA

GÖCEK – FETHİYE  ETABI

Mesafe 10dm, rüzgar GB 10-12knot, dalga yok, hava güneşli, yelken seyri
06.06.2011


Marmaris’ten çıktıktan iki gün sonra vardığımız Fethiye Körfezi’nde birkaç gün fazla zorlanmadan keyif için seyir yapmayı planlamıştık. Göbün koyunda öğleden sonraya kadar denize girip kitap okuyarak vakit geçirdikten sonra saat ikide toparlanıp iskeleden ayrıldık. Koyda geceleyen teknelerin çoğu önceden çıkmış olduğu için Göbün’ün tenha halinin keyfini çıkarma fırsatımız oldu böylece.

21 Haziran 2011 Salı

17 Haziran 2011 Cuma

MY MARINA CLUB, EKİNCİK - 'İLK GÖRÜŞTE AŞK'

MARMARİS - EKİNCİK ETABI

04.06.2011

Mesafe 20dm, rüzgar GB 13-15knot, dalga 1,5-2m, hava güneşli, yelken seyri

İlk gün Albatros Marina'da öğleden sonraya kadar teknemiz Hadar'ı tanımak ve yerleşmekle geçti. Tekneyi Offshore Sailing yetkililerinden teslim almadan önce kontrolleri yaptık ve ekipman listesinin üzerinden geçtik. Hadar’la bir sene önce seyir yapmış olmamıza rağmen pek çok özelliğini unutmuştuk. Yiyecek, içecek ve diğer malzemeleri yerleştirdik. Ekip kamaralara yerleşti.

13 Haziran 2011 Pazartesi

MARMARİS - FETHİYE ARASINDA YELKEN

Haziran ayının ilk haftasında Duygu, Gülören ve Dolunay ile Offshore Sailing'den kiraladığımız teknemiz Hadar'la  Marmaris - Ekincik - Göcek - Fethiye ve aynı rotada dönüşten oluşan bir haftalık yelken seyri yaptık. Son derece keyifli geçen seyahatimizin etaplarını önümüzdeki günlerde detaylı olarak yazacağım.
 Turunç Pınarı

1 Haziran 2011 Çarşamba

EXTREME SAILING SERIES ISTANBUL

28.05.2011



Cumartesi günü Haliç'teki Extreme Sailing Series'i seyretmeye gittim. Pek yarış meraklısı değilim ama en son teknoloji kullanılarak yapılmış bu yarış makinalarını kaçırmak istemedim. Aslında benim için Unkapanı köprüsünden yaya geçmek ve Balat sahilinde yürüyüp yelken yarışı seyretmek değişik bir tecrübe oldu. Haliç'e atılmış beş - altı şamandıra arasındaki yarış parkurunu çözemediğim için daha çok fotoğraf çekmekle ilgilendim. Doğrusu pek kalabalık olmayan seyircilerin çoğu da benimle aynı durumdaydılar.


23 Mayıs 2011 Pazartesi

İSTANBUL MERCAN’DAKİ CENNET: HARUN’S PARADISE

21.05.2011

Tuzla’da komşumuz olan Rıfat Edin’in evini yelken okulu ve otele dönüştürdüğünü duymuştum. Evini, bahçesini ve tekne merakını bildiğimden güzel bir yer yaptığını düşünmüştüm. Harun's Paradise'ı henüz karadan görme fırsatımız olmadı ama denizden bakınca manzara çok hoş.

22 Mayıs 2011 Pazar

MOTOR BAKIMI

19.05.2011


Rıza Usta ile Symphony'nin motorunun yıllık bakımını yaptık. Rıza Usta su filtresini temizledi. Tuzlu su sisteminin impeller denen parçasını kontrol etti. Anti-friz ve tatlı suyu tamamladı. Motorun yağını değiştirdi. Şanzıman yağını kontrol etti. Yağ, separ ve mazot filtrelerini değiştirdi. Şarj dinamosunun gevşeyen rulman bilyalarını yeniletti. Motorun kayışını yeniledi. Her sene olduğu gibi yenilenen malzemelerden yedek bir set alıp tekneye koydum.

17 Mayıs 2011 Salı

ENGİN’İN DOĞUM GÜNÜ - KALPAZANKAYA

07.05.2011

Yalova’ya giderken ana yelken mandarımızın koptuğunu yazmıştım. Yeni mandarı takmak için direğin tepesine çıkıp içinden bir el incesi ile kılavuz çekmek ve alttaki delikten çıkarmak gerekiyordu. Bu işe sevgili arkadaşımız Engin gönüllü oldu. Haftaiçi bir akşam marinada buluştuk. Engin emniyet kemerine balançinayı bağlayıp biz onu yukarı çekmeden kendi başına direğin tepesine tırmandı. Ucuna birkaç somun taktığı el incesini direğin içinden aşağı sallandırdı. Arkadaşı Günce somunları direğin altındaki direkten yakalayınca benim günlerce gözümde büyüyen iş yarım saatten az bir zamanda hallolmuş oldu. Bu arada, Engin teknemin arma ayarını kontrol etti ve düzeltmeler yaptı. Teşekkür etmek için Engin’i doğum gününde Kalpazankaya’ya davet ettik.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

W COLLECTION SAILING CUP BOSPHORUS - İSTANBUL BOĞAZI

14.05.2011

Vakko'nun sponsor olduğu W Collection Boğaz Yarışı güneşli ve sıcak bir bahar gününde Lodos'tan 15-17 knot rüzgarla yapıldı. Lodos sayesinde hem yatlar kuzeyden gelen kuvvetli akıntıyı rahat aştılar hem de balon yelkenleriyle yarışın başından itibaren İstanbul Boğazı'nda çok hoş bir manzara oluşturdular. Yarışın start anını ve devamını Arnavutköy Akıntı Burnu'ndan seyrettim. Yatlar Boğaz'ın ortasındaki kuvvetli akıntıdan kaçmak için burna iyice yanaştıklarından çok güzel fotoğraflar yakalayabildim. Arnavutköy Akıntı Burnu'ndan çektiğim yarış resimlerinden bazılarını altta görebilirsiniz.

Yarışın start anları:


5 Mayıs 2011 Perşembe

KARACA ARBORETUM YALOVA

01.05.2011


Pazar günü tekneyi suya indirmeden önce Yalova’dan dolmuşa binip Termal yolu üzerindeki Karaca Botanik Bahçesi’ne gittik. Yalova’nın merkezi beton binalardan oluştuğu için pek cazip değil ama dışına çıkınca‘mavi – yeşil’ diye adlandırılan iki yanı asırlık çınarlarla kaplı yol çok güzel. Bindikten on beş dakika sonra minibüs şoförünün bizi indirdiği yerde Karaca Arboretum ve Fidanlık yolun iki yanında karşı karşıya duruyordu.

4 Mayıs 2011 Çarşamba

SETUR MARİNA YALOVA’DA BAKIMDAN SONRA PENDİK’E DÖNÜŞ

01.05.2011

Yalova’da Resif ve Symphony’nin zehirli boyasını bu sene Pendik Marintürk’ten Espiga Yatçılık yaptı. İş Pazar’dan Pazar’a bir hafta sürdü.  Aradaki Çarşamba günü Yalova’ya gidip işi denetledik ve eksiklerin tamamlanmasını istedik. Bunun üzerine Resif’in su altı kesimi kazınıp tekrar zehirli boya sürüldü. Symphony’nin ise salma – gövde bağlantı yerindeki elastik Sika malzeme kazınıp tekrar sürüldü ve Awlgrip zehirli boya ile boyandı. Bütün bunların sonucunda tekneler pırıl pırıl oldu. Espiga’nın tamamladığı işten memnun kaldık.

28 Nisan 2011 Perşembe

SETUR MARİNA YALOVA’DA SYMPHONY VE RESİF’İ KARAYA ÇEKTİK.

24.04.2011

Yalova’daki Setur Marina’yı İstanbul’daki marinalara göre atma-çekme ve karada park fiyatının çok uygun olmasından dolayı tercih ettik. Pendik ile Yalova arasındaki mesafe Kalamış’la neredeyse aynı. İki buçuk saatlik keyifli bir seyirle gittiğimiz Yalova Setur Marina’dan çok memnun kaldık. İstanbul’daki marinalara göre tenha ve rahat olan Yalova’da lift ve karada park konusunda iyi hizmet aldık.

17 Nisan 2011 Pazar

YILIN İLK KALPAZANKAYA SEYRİ

16.04.2011
Haftasonu yelken için koşullar harikaydı. Güneşli, açık havada Poyraz'dan 4-5 kuvvet rüzgarla Cumartesi sabahı yelkenleri bastık. Dolunay ile birlikte Burgazada yönünde yola koyulduk. Güneşe rağmen hava soğuktu. Ama tekne geniş apazda gayet hızlı gidiyordu. İki saatte Burgazada'yı dönüp Kalpazankaya'ya vardık. Karaya çıktığımızda saat üç olmuştu. Duygu'yla Kalpazankaya Restaurant'ta buluştuk. Meze ve kalkan balığı yedikten sonra sıra tatlıya geldi. Ancak lokantanın o gün çikolatalı sufle yapmadığını öğrenince çok hayalkırıklığına uğradık. Halbuki biz seyrin başından beri toplam kaç tane çikolatalı sufle yiyeceğimizi tartışıp durmuştuk.

9 Nisan 2011 Cumartesi

NİSAN AYI PLANLARI

Birkaç aydır Türkiye'de bloglara erişim kapatıldığı için S/Y Symphony ile ilgili yazı yayınlayamadım. Önümüzdeki ay teknemi Yalova'daki Setur Marina'da karaya çektirip zehirli boyasını yaptırmayı ve ardından sık sık denize açılmayı planlıyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere...

20 Şubat 2011 Pazar

PENDİK MARİNTÜRK'TEKİ GARİP UYGULAMA DÜZELTİLDİ.

20.02.2011

Geçen sene sonbaharda Marintürk'teki pontonların önündeki yol ikiye ayrılıp ortasından tel örgü geçirilmişti (Bkz. Pendik Marintürk Marina). Marina yönetiminin teknelerin güvenliğini sağlamak amacıyla yaptığı bu uygulama bize saçma ve garip gelmişti. Nihayet bu tel kaldırıldı ve ponton girişlerindeki kapılar yükseltilerek daha etkili ve medeni bir güvenlik önlemi alındı.

7 Şubat 2011 Pazartesi

GÜNEŞLİ AMA SOĞUK HAVADA SEYİR

05.02.2011


Pırıl pırıl güneşli havada heyecanla halatları çözüp marinadan çıktık. Tabii karadayken güneşin sayesinde ılık hissettiğimiz havanın denize çıkınca ısırmaya başlayacağını bildiğimizden Dolunay da ben de kat kat giyinmiştik. Bir saat kadar motorla alargada gezip güneş batarken marinaya döndük. Bütün kıyafetlerimize rağmen üşümüştük. Marinaya bağlanınca tekneyi fırçalayıp yıkadık. Karanlık basınca marinada güzel bir çorba içip ısındık.

24 Ocak 2011 Pazartesi

ALARGADA YAĞMUR ALTINDA KEYİF

22.01.2011


Durgun ve açık havada güneş battıktan sonra kısa süreliğine marinadan çıkıp yarım saat kadar açıldık. Motoru durdurduk. Yağmur serpiştirmeye başladı. Biraz sonra damlalar sıklaştı. Karanlıkta denizin ortasında yağmurun altında şehrin ışıklarını seyrettik. Yakınımızdan balık kovalayan birkaç balıkçı teknesi geçti. Balık bulucular yüzünden olsa gerek; balık sürüsünün peşindeki avcı balıklar gibi sürekli sancak-iskele rota değiştirerek gidiyorlardı. Bir süre sonra, fazla ıslanmadan, marinaya dönüp bağlandık.