29 Eylül 2009 Salı

TUZLA MERCAN YUVASI VE TUZ BURNU



19.09.2009
Dolunay ve Emre ile öğle saatlerinde buluşup marinaya gittiğimizde hava açık ve rüzgar Poyraz’dı. Tekneyi hazırlayıp çıktıktan sonra yelkenleri bastık ve Tuzla yönüne rotayı çevirdik. Mercan Yuvası koyunun içine girdik. İstanbul Mercan Yuvası klübünün ve Angel Mercan’ın bulunduğu koyda antik Bizans dalgakıranının arkasına kadar geldik. Bu oldukça sığ koyda ağaçlık çevre, dalgakıranın içindeki balıkçı kayıkları, evler ve sahil hoş bir manzara yaratıyor. Şehrin içinde bir yeşil vaha gibi...

Koyun dibinde kavança atıp rotayı Deniz Harp Okulu’nun bulunduğu Tuz burnuna doğru çevirdik. Burnun açığından geçip Hayırsız Adaya yaklaştığımızda arkamıza baktık ve Pendik üzerindeki kara bulutları gördük. Pek meymenetsiz görünen bu bulutlar ciddiye alınmayacak türden değildi. Hemen yağmurluklarımızı giyip yelkenleri küçülttük. Marinaya geri dönmeye karar verdik. Biraz sonra yağmur geldi. Neyse ki rüzgar fazla sertleşmedi. Orsa seyirde marinaya döndük. Günün geri kalan kısmı marinada şamatayla geçti.

14 Eylül 2009 Pazartesi

KALPAZANKAYA’DA BEKLEMEDİĞİMİZ BİR OLAY

06.09.2009

Duygu’yla Pazar sabahı 12-15 knot esen havada marinadan çıkıp yelkenleri bastık ve Burgazada’ya yöneldik. İki saat sonra Kalpazankaya’nın önündeki tonoza bağlandık. Deniz tertemizdi. Yemekten önce bir dalıp çıktık. Kurulanıp botla lokantaya gittik. Henüz erken olduğundan manzaralı bir masa bulabildik. Fener balığı ve levrekten oluşan lezzetli yemeğimizi yedikten sonra tekneye döndük. Dönüşe geçmeden önce mümkün olduğunca denizin keyfini çıkarmak için bol bol yüzdük, atladık ve çıktık. Ben teknenin pervanesinin etrafına yapışmış olan birkaç midye kümesini çıkarmak için dalıp çıkarak epey uğraştım.

Bu sırada daha önceden hiç başımıza gelmemiş olan ve beklemediğimiz bir olay oldu. Lokantanın botunu kullanan çocuk başkasının tonoza bağlanmak için beklediğini söyledi ve bizim ne zaman gideceğimizi sordu. Biz birkaç saat daha bağlı kalacağımızı belirttikse de çocuk sık sık gelip bizi rahatsız etmeye başladı. Ardından teknemizin yanına ‘Piti Pati’ adlı bir yat yanaştı ve kaptanı tonoza kendisinin bağlanacağını, bizim gitmemiz gerektiğini söyledi. Tabii bu arada keyfimiz iyice kaçmıştı. Hayatımızda ilk defa denizde bu şekilde rahatsız ediliyorduk. Bu kişi teknede sadece iki kız olmasından cesaret alıp bize baskı yapıyordu. Bu taciz yarım saat kadar devam ettikten sonra ben çileden çıkıp avaz avaz bağırmaya başlayınca arkamızdaki tonoza bağlı olan teknedekiler durumu anlayıp adamı defettiler. Bu olay epey keyfimizi kaçırdıysa da bir saat daha tonozda kaldık. Ardından yelken basıp Kalpazankaya’dan ayrıldık.

Ertesi gün Kalpazankaya’daki lokantayı arayıp durumu anlattığımda bize servis yapan kişi olanlara çok üzüldü. O yat kaptanını tanımadığını ancak böyle durumlarda lokantadan yardım isteyebileceğimizi belirtti. Bir daha böyle bir durumla hiçbir yerde karşılaşmayacağımızı umuyorum. Ama öte yandan özellikle demirdeyken veya tenha bir iskeleye bağlıyken deniz magandalarına karşı dikkatli olmak gerektiğini anladım.

8 Eylül 2009 Salı

TUZLA - BAYRAMOĞLU

29.08.2009
Cumartesi öğleden sonra Gürkut ve ben freşka esen Poyrazı kaçırmamak için Symphony ile denize çıktık. Yelkenleri bastıktan sonra farklı bir rota izlemeye karar verip apaz seyirde Tuzla’ya yöneldik. Deniz Harp Okulu’nun bulunduğu Tuz burnunu, Hayırsız Adayı ve Koçun Adasını iskelede bırakarak Tuzla koyuna girdik. Dalgasız koyda 15-20 knot esen rüzgarda yelken yapmak büyük bir keyif. Pendik marinadan çıkışımızdan itibaren iki saat içinde Bayramoğlu önlerine geldik. Burada tramola atıp geri döndük. Tekne batıya giderken güneşin batışını seyrettik. İki ada ile Tuz burnu arasıdan geçerken Gürkut’un IPhone’una yüklediği Navionics haritalarından ve GPS uygulamasından yararlanarak buradaki kayalıklardan uzak durduk. Bir saat sonra marinaya girdiğimizde karanlık olmuştu. Tuzla – Bayramoğlu rotasının yelken için çok uygun olduğu kararına vardık.