11-18 Eylül 2016

İstanbul – Şarköy 11.09.2016 (mesafe 72nm rüzgar Poyraz 25-30kt)

Gün ilerledikçe dalgalar irileşti. Rüzgar sert esmeye devam ediyordu. Geniş apaz seyirde hızla yol alıyorduk. Son derece keyifliydi. Kumbağ’ı bordaladıktan sonra hava kararmaya başladı. Dalga boyu tahminen 2,5-3m cıvarındaydı. Teknenin 11.8 knot hız yaptığına şahit olduk. O günden önce hız göstergesinde en an fazla 8-8.5 knot görmüştük. Karanlıkta, denizin sert şartlarında teknenin kontrolünü kaybedebileceğimiz hissine kapıldık. Ama sakin kalarak yola devam ettik. Kıyıya yanaşıp daha sakin sularda motor ve yelkenle seyir yapmaya karar verdik. Teknenin sallanması azaldı; Rahatladık. Yaklaşık bir saat sonra, gece 11’de Şarköy barınağına bağlandık. İstanbul’dan Şarköy’e gidişimiz ne Bertan’ın ne de benim unutamayacağım bir seyir oldu.
Şarköy – Çanakkale 13.09.2016 (40nm, Poyraz 20-25kt)

Çanakkale – Gökçeada 14.09.2016 (20nm, Poyraz 8-10kt)
Gökçeada oldukça büyük ve her köşesinde farklı manzaralarla karşılaşılan bir ada. İkinci günümüzde çıktığımız bisiklet turunda yaklaşık 75km yaptık ve gün boyunca hem ormandan hem kıraç yollardan hem de volkanik arazilerden ve yüksek dağlardan geçtik. İlk geçtiğimiz merkezdeki köy kalabalık ve hareketliydi. Güneydeki uçurtma sörfü yapılan sahillere yöneldik. Tepeyi tırmandıktan sonra inerken karşımıza çıkan manzara çok etkileyiciydi. Bir yanda tuz gölü, bir yanda sörflerin uçuştuğu geniş ama sığ koy, diğer yanda masmavi Ege Denizi. Eşelek köyündeki Kefalos Otel’de mola verdik. Bize kahve ve su ikram ettiler. Çok hoş, ortasında avlu bulunan taş bir binaydı. Sahipleriyle sohbet ettik.
Dinlendikten sonra adanın güneyindeki sahile paralel yoldan bisikletle devam ettik. Çevremiz neredeyse çölde geçen kovboy filmlerini andırıyordu. Kaktüsler, kuru otlar, kızılımsı toprak… ve diğer yanda masmavi deniz. Birkaç saat bu şekilde devam ettikten sonra yol adanın içine doğru kırıldı. Zeytinliklerden geçtik. Tepelerin arasında bir çam ormanının içinden geçtik. Bir süre tırmandıktan sonra terkedilmiş bir Rum köyüne geldik. Zamanında iki bin hanenin bulunduğu bu köyde kilise ve zeytinyağı imalathanesi vardı. Bisikletle köyü gezdikten sonra biraz ilerideki bir kır lokantasında yemek molası verdik. Ardından kalan son enerjimizle Tepeköy’e çıktık. Burası Rumların yaşadığı bir yerleşim merkeziydi. Tepenin yamacında bağ manzaralı bir tavernada kahve içtikten sonra dönüşe geçtik. Akşamüstü limandaki teknemize vardık. Gökçeada çok çeşitli insanları ve manzaralarıyla bizi büyüledi. Bir buçuk günden fazla kalmayı isterdik.
Gökçeada – Çanakkale 16.09.2016 (20nm, Poyraz 10-15 kt)
Tekneyle dönüşe geçtiğimizde kuzeyli hava hafiflemişti ama
biraz dalga vardı. Gökçeada limanından çıktıktan iki saat sonra Çanakkale
Boğazına girdik. Akıntıya karşı bütün gücümüzle mücadele edip öğleden sonra
Çanakkale marinaya girdik.
Çanakkale – Şarköy 17.09.2016 (40nm, rüzgar sakin)
Çanakkale marinadan sabah beşte çıkıp sakin havada akıntıyı
aşarak rahat motor – yelken seyriyle akşamüstü Şarköy’e vardık.
Şarköy – İstanbul 18.09.2016 (72nm, rüzgar sakin)
Şarköy’den sabah dörtte yola çıkıp motorla Marmara
Denizini boydan boya geçtik. Akşam 9’da West İstanbul Marina’ya girdik.
istanbul'dan çanakkale sonrasında gökçeada'ya kaç günde vardınız ? dönüş süreniz de aynı mıydı ?
YanıtlaSilİstanbul'dan Gökçeada'ya gidiş süremiz dönüşten daha kısaydı. Kuzeyli sert rüzgar ve dalga yüzünden dönüş hızımız epey azaldı.
YanıtlaSilMerhaba, bu seyri hangi teknenizle yaptınız? McGregor’a benzettim, ilk tekneniz sanırım. Teşekkürler.
YanıtlaSilİlk teknemiz S/Y Symphony'nin modeli Beneteau First 31.7, bir gezi-yarış teknesi. Yelken performansı çok iyi ama konforu azdı. Gökçeada'ya ilk teknemizle gitmiştik. Şimdiki teknemiz Tilda ise Beneteau Oceanis 41.1, bir gezi teknesi, konforlu ama yelken performansı da iyi.
YanıtlaSil