17 Eylül 2008 Çarşamba

SEDEF ADASI


14.09.2008

Pazar sabahı kapalı havada fırtına beklentisi ile Ataköy marinaya geldim. Hem hava raporları hem de bulutlar sert havaya işaret ediyorlardı. Ama saat onbirde Duygu ve Marco geldiklerinde hava açmaya başladı. Biz genoa yelkenini takmakla uğraşırken ekibin tekneye ilk defa gelen üyeleri Seçkin, Kerem ve Dilek geldiler. Tekneyi hazırlayıp çıkmadan önce özellikle ilk defa gelenleri fırtına konusunda uyarıp güvenlik konusunda bilgi verdim. Ayrıca teknenin epeyce yan yatabileceğini ama batmayacağını açıkladım. Ana yelkeni çift camadanlı bastıktan sonra genoayı açıp yola koyulduk.

Tabii ben bütün bu önlemleri aldığım için olsa gerek, bütün gün fırtına beklememize rağmen sert hava olmadı. 15-20 knot arası kuzeyli rüzgarda bütün gün son derece keyifli bir seyir yaptık. Adaların kuzeyinden Sedef’e üç saatte geldik. Sedef adasında yeni açılan bir yer olduğunu duymuştum. Bu yeni yeri keşfedebilmek için adanın çevresinde bir tur attık ve Büyükada’ya bakan kısmındaki Port Sedef’i gördük. Bir daha geldiğimizde buraya uğramaya karar verdik. Tramolalarla tekrar adaların kuzeyine tırmandık ve üç saatten az bir sürede marinaya döndük.

12 Eylül 2008 Cuma

BURGAZADA

07.09.2008

Emre, Duygu, Dolunay ve ben Pazar günü harika bir havada öğlen buluşup çıktık ve yelken bastık. Ekibin isteği üzerine rotayı Burgazada’daki Barbayanni’ye çevirdik. İki keyifli saat sonrasında Barba’nın önüne bağlandık. Güzel bir yemek yedikten sonra Emre bize arabada satılan ev yapımı dondurma buldu. Gerçek meyveden yapılmış limon, şeftali ve vişneli dondurmalarımızı yedik ve Burgazada’nın sahilini dolaştık. Hava kararmadan marinaya varmak için saat altı olmadan tekneye döndük ve yelkenleri bastık. Dönüşte uyumak üzere olan ekibi tek uyandıran vaka acenta botunun üzerimize gelmesi oldu. Onun dışında dönüş çok keyifli oldu. Rüzgar harikaydı. Güneş batarken İstanbul manzarası muhteşem.

10 Eylül 2008 Çarşamba

ECE WINGS TEKNESİ TEAM NETA İLE TAYK - MODA DENİZ KULÜBÜ KUPASI YARIŞI (III)




06.09.2008

Ece’yle ikinci yarışım ilkine göre daha heyecanlı oldu. Geçen yarışta rüzgarsızlıktan finiş hattının önünde bir buçuk saat çakıldığımız düşünülürse 8-17 knot havada yapılan ikinci yarışın daha hareketli geçmesi şaşılacak bir durum değil.

Cumartesi günü orsa-pupa şamandıraları arasında iki yarış yapıldı. İlk yarış saat onbirde başladı ve 8-10 knot rüzgarda nispeten olaysız geçen iki turdan sonra tamamlandı. Starttan sonra yavaş yavaş grubun gerisinde kalmaya başladık ve ikinci turun sonunda yarışı üç buçuk saatlik sürede tamamlayıp tamamlayamayacağımız aramızda epey tartışma konusu oldu. Sonunda üç saat yirmiyedi dakikada finişi geçtik. Bizden sonra yarışı bitirebilen olmaması içimizde bir başarı duygusu uyandırdı. Hemen ikinci yarış için hazırlıklara başladık.

İkinci yarış sırasında rüzgar biraz artarak 15-17 knot’a çıktı. Balonla yaptığımız startan sonra ilk şamadırayı geçtik. Ancak yarışın son etabına yaklaşırken yorgunluk ağır basmaya başladı ve dikkatler dağıldı. Dümencimiz Cem önce bir şehir hatları vapurunu hedefledi. Ardından demirde balık tutmakta olan küçük bir motoru daha uygun bularak üzerine yöneldi. Aramızda bir tekne boyundan az mesafe kalmışken Serdar’ın müdahalesiyle dümeni kırdı ve tekne terse düştü. Durumu toparladıktan sonra tekrar şamadıraya yöneldik. Birkaç tekne ile aynı anda biraz heyecanlı bir dönüş yaptıktan sonra tekrar balon bastık. Ancak kontrol dışı bir kavança sonucu balon gönderinin ucu kırıldı. Bundan sonra finişe kadar heyecanlı bir olay olmadı. Yarışı süresi içinde bitirdiğimiz ve iki yarışta da üçüncü (üç tekne arasından) olduğumuz için mutlu olarak yelkenleri indirdip tekneyi topladık.

Güneş batarken Ataköy marinaya dönüş günün en keyifli kısmıydı. Ufuk pembeleşti ve rengi şehre yansıdı. Koyu lacivert denizin üzerinde birbuçuk saatlik seyirden sonra Ataköy’e vardık.

1 Eylül 2008 Pazartesi

ECE WINGS TEKNESİ TEAM NETA İLE TAYK - MODA DENİZ KULÜBÜ KUPASI YARIŞI (II)


30.08.2008

Sabah yedide Ece Wings’in sahibi ve Team Neta’nın kaptanı Serdar ve ben Bebek’te buluşup kahvaltı ettikten sonra Ataköy’e gittik. Bütün hafta rüzgar neredeyse fırtına gibi estiği halde yarış sabahı yaprak kımıldamıyordu. Ataköy marinadan tekneye yakıt alıp saat dokuzda Moda’ya doğru yola çıktık. Bu sırada hafif Lodos esmeye başlamıştı.

Yarışın başlamasına yarım saat kala Team Neta’nın üyelerini İstanbul Yelken Kulübü’nün iskelesinden aldık. Hızla yelkenleri bastık ve start hattına yöneldik. Hem rüzgar hafif olduğundan hem de yarışa katılan çok tekne olmadığından startı sakin geçtik. İlk şamandıra olan Digavsin’e kadar dar apaz seyrettikten sonra Caddebostan önlerindeki ikinci şamadıraya yöneldiğimizde balon bastık.

İkinci şamandırayı döndükten sonra rotayı Kınalıada’ya çevirdik. Kınalıada ile Burgazada arasındaki kanala kadar orsa seyirde 8-10 knot esen rüzgar bizi oldukça iyi bir hızda götürdü. Ama adanın güneyinde rüzgar kaldı. Burayı geçip rotayı Moda’ya çevirdiğimizde saat iki olmuştu. Balon bastık ama rüzgar gittikçe azaldı. Ancak bir saatte İstanbul Yelken Kulübü’nün önündeki Öreke taşını bordaladık.

Kalamış koyuna girdiğimizde yarışın bütün ekip için bir sabır ve dayanıklılık testi olan kısmına gelmiştik. Rüzgar tamamen kaldı ve finiş hattına girmemiz birbuçuk saat sürdü. O kadar sıcaktı ki teknenin biraz ilerisinde dalıp çıkan yunusların arasına atlamak istedim. Tabii yılmadık ve sonuna kadar bekledik. Yarışı bitirdiğimizde hepimiz kıpkırmızı, ter içinde ve berbat görünüyorduk. Ama üçüncülük kupası bizimdi.