19 Kasım 2012 Pazartesi

KERAMET GEÇİŞİ - YALOVA'DAN İZNİK GÖLÜNE YÜRÜYÜŞ


17.11.2012
Sonbaharın doğadaki renklerini izlemek için Cumartesi sabahı Yalova'nın Aktoprak köyünden yürüyüşe başladık. Beş saat boyunca yeşilin, sarının, kahverenginin ve kızılın her tonunu görerek patikalardan tepelere tırmandık, indik, dereler geçtik ve en sonunda kendimizi ılıcada termal suya attık.

1 Kasım 2012 Perşembe

YALOVA'DA SEYİR


26-27.10.2012

Tekneyi Yalova Setur Marina'ya götürdüğümden beri ilk kez geçen haftasonu seyre çıktım. Hava durgun olduğu için motorla sahil boyunca gittik ve döndük. İlk gün annem ve babamla bir saatlik bir tur attık. Ardından marinada keyifli bir yemek yedik ve teknede biraz tamiratla uğraştık. Ertesi gün ise Dolunay'la yaklaşık üç saat motor seyri yaptık. Deveboynu burnuna kadar gidip döndük.

22 Ekim 2012 Pazartesi

OTOPİLOT MONTAJI

20.10.2012
Geçen ay Westmarine'den Simrad marka TP22 model bir Tillerpilot - yeke için otopilot - aldım. Simrad'ın mümessili olan Promar firmasından bir yetkili ile montajını yapmak üzere Cumartesi sabahı tekneye gittik. Saatlerce süren (!) çalışmanın sonucunda ürünün elektriğe bağlandığında sigorta attırdığı ve bu yüzden açılamadığı ortaya çıktı.

Sabah ilk iş olarak yekenin üzerine açtığımız deliğin boşuna olduğunu, otopilotun havuzlukta yatay olarak yerleştirildiğinde dümen seviyesinin altında kaldığını ve bu yüzden ek parça imal ettirmek gerektiğini sonradan anladık. Açtığımız deliğin içine otopilotun metal pimini çakarken yekenin tahta kısmının metal kısma olan bağlantısının gevşediğini ve boşluk yaptığını farkettik. Ayrıca sanırım dümenin aşağı inmesini engelleyen cıvatayı kısaltmamız da gereksizdi. Ama ben hasarın bu kadarla sınırlı olmasına seviniyorum. Eminim benzer tecrübeleri olan tekne sahipleri hissettiklerimi anlayacaktır...

Neredeyse bütün gün süren faydasız uğraşın sonunda otopilotu Promar'a teslim ettim. Onlardan gelecek haberleri bekliyorum.

Devam edecek... (umarım)



18 Eylül 2012 Salı

SETUR YALOVA MARİNA’YA GEÇİŞ


15.09.2012
Ağustos ve Eylül’ün yarısını Kalamış Marina’da geçirdikten sonra Resif ve Symphony’yi Yalova’ya götürmek üzere Cumartesi sabahı onbirde palamarları çözdük. Hava durgun ve güneşliydi. Hafif Lodos esiyordu. Adaların kuzeyinden motor – yelken seyrederken Amiraller kupasına katılan yarış tekneleri yanımızdan geçti.

Yarışan teknelerden Korza
Sedef Adası’nı geçtikten sonra rotayı güneydoğuya çevirdik. Rüzgar Lodos’tan 10 knot’a çıkınca yelken basıp motoru durdurduk. Ben teknede yalnız olduğum için anayelkeni basmam biraz vakit aldı ve Resif’in gerisinde kaldım. Rüzgar bir süre devam etti ancak Tuzla açıklarında hafifledi. Tekrar motor – yelken seyre döndüm.

17 Eylül 2012 Pazartesi

SAYONARA KALAMIŞ MARİNA



14.09.2012
Cuma akşamı Kalamış marinaya veda ettikten sonra Cumartesi günü Symphony'yi Yalova marinaya götürdük.

5 Eylül 2012 Çarşamba

SİVRİADA


01.09.2012
Cumartesi sabahı Dolunay ve ben Kalamış Marina'dan çıkıp yelken bastık. Hava kuzeyli 3 Beaufort esiyordu. Yaklaşık 6nm mesafedeki Sivriada'ya gitmeye karar verdik. Bir saatlik geniş apaz seyirden sonra Sivriada önlerine geldiğimizde rüzgar güneye döndü ve hızı azaldı. Yelkenleri indirip adanın kuzeyindeki limana girdik ve demir attık. Adanın üzerinde bir yırtıcı kuşun dönerek uçtuğunu farkedip fotoğraf makinasına sarıldık.


29 Ağustos 2012 Çarşamba

SAYONARA PENDİK MARİNA

11.08.2012
Neredeyse açıldığından beri Pendik Marintürk Marina'da bağlı bulunan Symphony'yi Kalamış Marina'ya aldık. Resimler için Dolunay'a teşekkürler...
 




20 Ağustos 2012 Pazartesi

SİMİ'DEN BOZUKKALE'YE VE ARDINDAN MARMARİS'E DÖNÜŞ



MARMARİS, DATÇA VE YUNAN ADALARI (RODOS, SİMİ, KNİDOS, NİSİROS, BOZUKKALE)
16-22.06.2012 - ALTINCI VE YEDİNCİ GÜNLER


SİMİ – BOZUKKALE ETABI (Yaklaşık 12nm, rüzgar GGB 10-15knot, dalga 0,5m)



20.06.2012
Seyahatin son etabı olan Simi – Bozukkale arası mesafe pek uzun olmadığından sabahı Simi’de geçirip öğleden sonra yola çıkmaya karar vermiştik. Duygu ve Gülören limanın dışındaki Paradise Beach’te denize girmeye gittiler. Kızgın güneşle aramız iyi olmadığı için Dolunay ve ben teknede kaldık. Gölgede bile hava çok sıcaktı. Tentenin altında otururken limanda balık avlayan küçük çocukları seyrettik. Ben de çocukken yazları elimde oltayla balık peşinde geçirirdim. O zamanlar Tuzla’da deniz Simi’deki gibi temizdi.

16 Ağustos 2012 Perşembe

NİSİROS'TAN SİMİ'YE


MARMARİS, DATÇA VE YUNAN ADALARI (RODOS, SİMİ, KNİDOS, NİSİROS, BOZUKKALE)
16-22.06.2012 - BEŞİNCİ GÜN


NİSİROS – SİMİ ETABI (Yaklaşık 34nm, rüzgar BGB 15knot, dalga 1m)


20.06.2012

Nisiros’taki Pali limanından sabah onda çıktık. Rüzgar BKB 10knot esiyordu. Rotayı Doğu’daki Simi’ye çevirdik. Seyahatimizin rüzgara ve dalgaya karşı olan zor kısmı sona ermiş ve ‘rahatına seyir’ denilen rüzgar ve dalga ile aynı yönde olan dönüş kısmı başlamıştı. Bu yüzden gelirken iki aşamada aldığımız Simi – Nisiros arasındaki mesafeyi dönüşte tek etapta tamamlamayı planlamıştık.

9 Ağustos 2012 Perşembe

KNİDOS'TAN NİSİROS'A

MARMARİS, DATÇA VE YUNAN ADALARI (RODOS, SİMİ, KNİDOS, NİSİROS, BOZUKKALE)
16-22.06.2012 - DÖRDÜNCÜ GÜN


KNİDOS - NİSİROS ETABI (Yaklaşık 10nm, rüzgar BKB 15-18knot, dalga 1-1,5m)
 Pali limanı, Nisiros
19.06.2012
Knidos’un turkuaz rengi denizi çok hoşumuza gittiği için sabahı burada yüzerek geçirip öğleden sonra rüzgar kuvvetlenince yola çıkmaya karar vermiştik. Nisiros’a mesafe uzun değildi. Knidos’un keyfini çıkarabilirdik.

7 Ağustos 2012 Salı

SİMİ'DEN KNİDOS'A

MARMARİS, DATÇA VE YUNAN ADALARI (RODOS, SİMİ, KNİDOS, NİSİROS, BOZUKKALE)
16-22.06.2012 - ÜÇÜNCÜ GÜN

SİMİ  – KNİDOS ETABI (Yaklaşık 22nm, rüzgar sabah B 6-8knot, öğleden sonra BKB 15-18knot, dalga 1m)
18.06.2012
Simi’den sabah onbirde yola çıktık. Hedefimiz yaklaşık 32nm uzaklıktaki Nisiros adasıydı. Simi ve Nimos adaları arasındaki dar ve sığ boğazdan geçip rotayı Batıya çevirdik. Rüzgar olmadığından ilk bir saat motorla yol aldık. Rüzgar Batıdan 6-7 knot esmeye başlayınca yelkenleri basıp motoru durdurduk. 3-4 knot hızla Datça yarımadasının güneyindeki İnce buruna doğru yol almaya başladık. Rüzgar Batıdan geldiği için yelkenle gidebildiğimiz en uygun açı Kuzeybatıydı. Hem yavaş ilerlediğimiz hem de rotaya uygun gidemediğimiz için Nisiros’a varmamız zor görünüyordu. Alternatif demir yerlerini düşünmeye başlamıştım.

24 Temmuz 2012 Salı

RODOS'TAN SİMİ'YE


MARMARİS, DATÇA VE YUNAN ADALARI (RODOS, SİMİ, KNİDOS, NİSİROS, BOZUKKALE)

16-22.06.2012 - İKİNCİ GÜN

RODOS  – SİMİ ETABI (Yaklaşık 21nm, rüzgar GGB 10-15knot, dalga 0,5m)


17.06.2012
Rodos’ta uyandığımız sabah borç krizindeki ülkede kritik sonuçlar doğurabilecek bir genel seçim yapılıyordu. Ancak adada seçime dair hiçbir emare yoktu. Oysa bir evvelki gece Rodos’lular Euro 2012’de Yunanistan’ın futbol maçı kazanmasını çılgınca kutlamıştı.

Dolunay ve Duygu önceki akşam Rodos’un tarihi kalesinin içindeki çarşıda bulunan mücevher dükkanı Lalaounis’e bakmaya gitmişler ama kapanmış olduğunu görüp hayalkırıklığına uğramışlardı. Halbuki iki sene evvel rıhtıma yanaşır yanaşmaz Lalaounis’ten takı almaya gitmiştik. Kız ekibi işte…

19 Temmuz 2012 Perşembe

MARMARİS'TEN RODOS'A

MARMARİS, DATÇA VE YUNAN ADALARI SEYRİ (RODOS, SİMİ, KNİDOS, NİSİROS, BOZUKKALE) - İLK GÜN

16-22.06.2012
15 Haziran Cuma akşamı Duygu, Dolunay ve ben uçakla İstanbul’dan Dalaman’a geldik. Gece yarısı Albatros Marina yakınındaki Otel Çarıkçı’ya vardık. Gülören Londra’dan Dalaman’a doğrudan uçup erken saatte otele girebilmişti. Planımız sabah erkenden tekneyi teslim alıp işleri tamamlamak ve yola çıkmaktı. İki senedir kiraladığımız yelkenli olan Hadar’ı İhsan Bey’den üçüncü kez alıp bir hafta boyunca Yunan adalarında gezecektik.

MARMARİS – RODOS ETABI (Yaklaşık 25nm, rüzgar GGB 15-20knot, dalga 1,5-2m)

16.06.2012
Cumartesi sabahı sekiz buçukta Albatros Marina’da İhsan Bey’le buluştuk. Yurtdışı çıkış işlemleri için pasaportlarımızı teslim ettikten sonra kahvaltı ettik. Albatros Marina’da  Cumartesi günü tekne değişim günü olduğundan bizim gibi birçok ekip teknelere yerleşiyor ve masalara yayılmış haritalar üzerinden rota belirlemeye çalışıyordu. Migros Sanalmarket’ten sipariş verdiğimiz malzemeleri Hadar’a yerleştirdik. Bu arada İhsan Bey bize tekneyi teslim etti ve geçen sene yaptığı birkaç değişikliği gösterdi. Özellikle GPS ekranını dümenin önündeki panoya alması çok faydalı olmuştu. Ayrıca yeni yelkenler geçen senekilere göre çok daha iyiydi.

10 Temmuz 2012 Salı

ANNEM VE BABAMLA KALPAZANKAYA

07.07.2012
Cumartesi günü hiç rüzgar olmadığı için yelken yapamadık. Motorla Burgazada'daki Kalpazankaya'ya gidip geldik. Izgara levrek harikaydı...

3 Temmuz 2012 Salı

BÜYÜKADA DİLBURNU'NDA HAFTASONU



30.06.2012 - 01.07.2012
Haftasonu yelken için şartlar harikaydı. Cumartesi akşamı saat yedide Dolunay'la tekneyi hazırlayıp marinadan çıktık. Rüzgar Poyraz'dan dört Beaufort esiyordu. Ana yelkeni bastık ve geniş apaz seyirle Pendik'ten Büyükada'nın batısındaki Dilburnu'na yaklaşık bir buçuk saatte geldik. Güneş batmadan demir attık. Resimde görüldüğü gibi basit ama keyifli akşam yemeğinden sonra yıldızları seyretmeye başladık.

Demir yerini seçerken Dilburnu'nun sakin ve huzurlu olacağını düşünmüştük. Ancak Poyraz'da korunaklı ve nispeten dalgasız olan Dilburnu'nun güneyindeki koyda malesef gecenin ilerleyen saatlerine kadar canlı müzik yapılan bir mekan var. Sanki biz teknemizle mekanın içine demirlemişiz gibi... Gittikçe kötüleşen müzikte uyumak ne mümkün! Ayrıca sabaha karşı koya gelip gürültüyle ve tabii müzik eşliğinde demir atan motoryat bizi tekrar uyandırdı. Kısacası yazın İstanbul yakınlarında denizde sessiz ve sakin bir koy bulmanın epey zor olduğunu anladık.

Sabah erkenden sahilden motorlarla koydaki plaja insanlar gelmeye başladı. Trafik ve kalabalık arttıkça huzursuz olup bir an önce koydan ayrılmaya karar verdik. Saat onbirde demir alıp yelken bastık. Büyükada ile Heybeliada arasından orsa seyirde kuzeye yükselirken Dilburnu'na yolcu bırakmış olan 'Cemile Ketenci' isimli tur teknesi hızla bordamızdan üzerimize gelmeye başladı. Yelkenle önünden kaçmamıza imkan olmadığı için bize düdük çalan tekneye arkamızdan geçmesini işaret etmeye çalıştık. Üzerimize gelmekte olan tur teknesi güneye dümen kırmadan önce hoparlörle bize 'bu kadar korkuyorsanız denize çıkmayın' diye küstah bir anonsta bulundu. Kaptanın neden bizi korkutmaya çalıştığını anlamadık. (Şikayet yazıma karşılık Dentur bu teknenin kendilerine kayıtlı olmadığı cevabını verdi ama DTO üye listesinde verilen adres onlarınki. Bu konuda Dentur'dan cevap alamadım.)

Ne gürültülü müzik, ne motoryatlar, ne de 'Cemile Ketenci'nin kaptanı keyfimizi bozamadı çünkü Pazar sabahı rüzgar Poyraz'dan beş Beaufort'a çıkmıştı. Çift camadanlı yelkenlerle önce Kalamış önlerine gelip 'Atatürk Moda'da' yarışının startını izledik. Ardından Sedef Adası'nın güneyine indik ve burada anayelkeni kasıp tekneyi 'heave-to' pozisyonuna getirdik. Teknenin ilerlemesi durdu ve dalgada salınması azaldı. Öğle yemeğini bu şekilde yedik ve teker teker denize girip çıktık. Bu sırada rüzgar altı Beaufort esmeye başlamıştı. Sağanaklarda ise yedi Beaufort'u buluyordu. İki saatlik keyifli seyirden sonra marinaya geldik ve bağlandık. Tekneyi toparlayıp yıkadıktan sonra epey yorulmuş olduğumuzu farkedip eve dönmek üzere yola koyulduk.

5 Haziran 2012 Salı

İĞNEADA, KIRKLARELİ – LONGOZ ORMANLARINDA YÜRÜYÜŞ




19-20.05.2012
Mayıs ayında yağmurlu bir Cumartesi sabahı yaklaşık beş saatlik otobüs yolculuğundan sonra İğneada’ya vardık. Karadeniz’de Bulgaristan sınırına yakın bir sahil kasabası olan İğneada aslında bir ada değil, upuzun kumsalı olan yemyeşil ormanlarla çevrili bir koy. Ormanların özelliği, denizin sahile yığdığı kumlar derelerin ağzını kapadığı zamanlarda bölgenin su altında kalması ve bunun nadir bulunan bir bitki örtüsü oluşturması. Ormana ‘longoz’ yani ‘subasar’ deniyor. İki gün boyunca saatlerce yürüdüğümüz yollar adeta bir ‘orman tünelini’ andırıyordu. Sık ve yüksek ağaçların altında yeşil bir tünelden yürüyor gibiydik. Tabii ki yürüyüş için suların basmadığı mevsimi seçmiştik. Ama her yer çamur olduğu için ayakkabılarımız ve pantolon paçalarımız ıslak ve ağırdı.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

İSMAİL USTA İLE YALOVA SETUR MARİNA’DA BAKIM

S/Y Resif

5-12.05.2012

Mayıs ayının başında Resif ve Symphony’yi zehirli boyalarını yenilemek ve genel bakım yapmak için Yalova’da karaya çektik. Yalova’daki Setur marina İstanbul’dakilere oranla küçük ve sakin bir tesis. Pendik marinanın kalabalık ve karmaşasından sonra Yalova’nın keyifli ortamı bizim çok hoşumuza gitti.

8 Mayıs 2012 Salı

30 Mart 2012 Cuma

KARTALKAYA'DA GÜNÜBİRLİK KAYAK

29.03.2012

Ailece Kartalkaya'da günübirlik kayağa gittik. Sabah yedibuçukta İstanbul'dan yola çıktık. Kartalkaya'ya vardığımızda hava bulutluydu. Yeni kar yağmış olduğu yolun üzerindeki kar tabakasından belliydi. Pistlerde güneşte eriyip gece donmuş sert tabakanın üzerinde yumuşak yeni kar vardı. Öğle saatlerinde güneş açtı. Parçalı bulutlu, çok güzel bir hava oldu. Kayak kaymak ve şehirden uzaklaşıp bir günlüğüne de olsa temiz hava solumak son derece keyifliydi.



Kartalkaya'nın ağaçlarına bayılıyorum. Hem dağ yolundan çıkarken içinden geçtiğimiz ormandaki göknar ve ladinler hem de dağın çıplak zirvesinde tek tük çıkan ardıç ağaçları muhteşem. Üstelik pistin yakınındaki ardıçlar kar tutmuştu ve sihirli bir manzara arzediyorlardı.







Kartalkaya'ya adını veren sanırım dağın en tepesindeki bu kaya. Senelerdir geldiğimiz Kartalkaya'da bir kere bu kayanın tepesinde tünemiş bir kartal gördüğümüzü hatırladık.

12 Mart 2012 Pazartesi

YILIN İLK YELKEN SEYRİ

10.03.2012


Cumartesi günü Dolunay ve ben soğuk ama harika rüzgarlı havada tekneyi hazırlayıp marinadan çıktık. Saat beşte marinanın çıkışında yelkenleri basmış ve tersanelerin önünden Tuzla Mercan Yuvası'na doğru yola koyulmuştuk. Rüzgar Poyraz'dan 15-18knot esiyordu. Yarım saat sonra İstanbul Mercan Yuvası'nın önünde tramola edip dönüşe geçtik. Saat altıda marinanın önüne geldik. Yelkenleri indirip marinaya bağlandık. Bir saat için bile olsa denize çıkıp yelken yapmak, teknenin sağanaklarda hamle yapıp yatışını hissetmek ve dalgaların bordada çıkardığı sesi dinlemek bizi çok mutlu etti. 

5 Mart 2012 Pazartesi

VERBIER, İSVİÇRE - ALPLERDE KAYAK



22-28.02.2012
Bembeyaz karlarla kaplı Alp dağlarının zirveleri benim için çocukluktan beri bir hayal alemi olmuştur. Herhalde Heidi’yi seyreden her çocuk için durum böyledir. Dağlarda bir kulübede yaşamak, çayırlarda, ağaçların arasında koşuşturmak, ateşte peynir kızartıp yemek, St Bernard köpekleriyle oynamak… İşte Alplerdeki hayat…  


İsviçre’nin Fransa sınırına yakın bölgesinde bir dağ köyü olan Verbier’de beş gün kayak yaptık. Kaldığımız küçücük ama kullanışlı ev Heidi’ninkini bize aratmadı. Özellikle yükseklerde, dağ yamaçlarında veya ormanın içinde gittiğimiz lokantaların ortamları ve yemekleri çok hoşumuza gitti.


18 Ocak 2012 Çarşamba

KARDA PENDİK MARİNTÜRK MARİNA

18.01.2012
Marinadaki komşum Ecemiz teknesinin sahibi Serdar Ertürk'e resimler için teşekkürler...

 
Resif

4 Ocak 2012 Çarşamba

YELKEN HAYALLERİNE DEVAM

Yelkene çıkmasak da hava durumunu sürekli takip etmeye devam ediyoruz. Yüksek basınçla birlikte güneşli ama soğuk ve durgun günleri takip eden kuvvetli Lodos ve ardından Karayel ile gelen yağış; tekrar soğuyan hava ve üstümüze yerleşen yüksek basınç, puslu günler... Penceremden gökyüzüne baktığımda gördüğüm tüy bulutların fırtına işareti olduğunu düşünürken bir yandan da kendime neyin hayalini kurduğumu soruyorum.

İlginçtir ki, haritayı açıp kafamda Ege sahili ve Yunan adaları arasında yapılabilecek güzel bir rota oluşturmaya çalışırken bana bu aynı zamanda çok korkutucu geliyor. Adaların arasındaki uzak mesafeleri yelkenli tekneyle nasıl aşarız, diye düşünüyorum haritadan bakınca. Eskiden İstanbul’da teknemle Adalar’a gitmenin düşüncesi de bana korkutucu gelirdi doğrusu. Denizden korkmanın doğru bir tutum olduğunu düşünüyorum. Hiçbir zaman rehavete kapılmayı affetmiyor deniz. Belki bir gün Ege’deki adalar arasında tekneyle yolculuk yapmak korkutmayacak beni. O zaman Atlantik Okyanusu'nu ve Antarktika’yı düşünüp endişelenmeye başlayabilirim.

Hissettiğim korkuya karşılık aklımda sürekli beliren ve özlem duyduğum bir hayal, hafif dalgalı denizin üzerinde saatlerce kayar gibi yelken yaparken su sesinden başka hiçbir şey duyulmamasının verdiği huzur. Şehirde herkes trafikte ve başka her yerde stres içinde birbirini geçmeye çalışırken denizde sadece kendimle ve doğayla baş başa olmayı özlüyorum. Korkutucu gelse de bu sene tekrar Yunan Adaları arasında bir yelkenliyle katedeceğimiz rotanın hayalini kuruyorum.