Bayramın ilk günü annem, babam, kardeşim ve eşi ile birlikte Kalpazankaya'da harika bir yemek yedikten sonra Kalamış'a dönerken, ve kendi kendime 'her zamanki gibi...' derken, bir anda durum değişiverdi. 20-25 knot eseren Poyraz'da anayelkeni camadanlı basıp genoayı küçülterek açtığımız sırada 'çat' diye korkutucu bir ses geldi.
Aslında birkaç haftadır genoa sarma sistemi tepede birşeye takılıyordu. Bir terslik olduğunun farkındaydım. O sabah genoayı sarmak yerine indirdim ve mandarın aşınmış olduğunu gördüm. Yukarı çıkıp bakmam gerektiğini düşündüm ama o gün idare etmesi için mandarın aşınmış olan kısmını kesip tekrar bağladım. Yelkeni bastım ve sardım. Bütün bu ipuçlarına rağmen başıstralyada sorun olabileceğini düşünmemiştim. Ne derler, "bir musibet bin nasihatten yeğdir..."
Başıstralyanın koptuğunu görünce hemen motoru çalıştırıp rüzgara döndük. Anayelken ve genoa mandar kilitlerini açtım ama genoa sarma sistemi aluminyum rayıyla birlikte inmeye başladı. Neyseki yelkenle ray birlikte teknenin yanına usturuplu bir şekilde inip teknenin arkasından birkaç metre dışarı taştı. Bunları vardavelaya bağladım. Anayelkeni indirip bumbanın üzerine katladık. O arada direği önden sabitlemek için balon mandarını baş tarafta çapanın yuvasına bağlayıp boşunu aldım. Ardından teknedeki diğer mandarları da aynı şekilde baş tarafa bağladım. Bütün bunları birkaç dakika içinde yaptık.
Başıstralya kopunca direk arkaya doğru geldi ve kıçıstralya epey boş kaldı. Neyseki ayarlanabilir olduğu için biraz boşunu alabildim ama tabiiki gevşek bıraktım. Direk sert rüzgarda kırılabilir diye korktum. Ama neyseki başa bağladığım mandarlar işe yaradı ve böyle birşey olmadı. Motorla marinaya dönerken sakinleştik. Bağlandıktan sonra yelkeni aluminyum raydan çıkarıp katladık. Rayı ve kopan teli tekneden taşmayacak şekilde sabitledik. Istralyanın ve sarma sisteminin tamiri için arkadaşım Engin'i aradım. Umuyorumki kısa sürede herşeyi tamir edip toparlayabileceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder