18 Şubat 2016 Perşembe

MARMARA’DA ON GÜNDE İKİ YÜZ DENİZ MİLİ SEYİR (19-27 Eylül 2015)


Yalova – Trilye etabı (35nm)
19.09.2015


Tatilin ilk günü tekneyi hazırlayıp Yalova Setur Marina’dan yola çıktık. Sabah saatlerinde rüzgar azdı. Motorla yola başladık, birkaç saat sonra motor – yelkene geçtik ve Bozburun’a yaklaşırken motoru kapattık. Hava sertleştiği halde yelkenlere camadan vurmakta geciktik. Ancak rüzgar ve dalgayla teknenin kontrolü zorlaştı. Genoayı sararak biraz küçülttükten sonra rahatlayıp pupa seyirde dalgaların üzerinden kayarak Trilye’ye vardık.


Trilye’deki balıkçı barınağında yer bulamadığımız için bir motoryata bordadan bağlandık. Maalesef günler sonra burada teknenin bordasına hasar verildiğini farkettik. Biz teknede yokken bir motor sıyırarak geçmiş ve muhtemelen çıpasını çarpmış.
Akşam limandaki bir balıkçıda sardalya ve salata yedik. Köyde dolaştık ve harika bir dondurmacı bulduk. Trilye köyü çok hoşumuza gitti. Ertesi günü burada geçirmeye karar verdik.

Trilye’den Uluabat gölüne bisiklet (70km)
20.09.2015

Yol bisikletlerimizi teknenin içinde getirmiştik. Sabah erkenden Trilye’den bisikletle yola çıktık. Köy yollarından, incir ve zeytin ağaçlarının arasından geçerek Uluabat gölüne doğru pedal çevirdik. Yaklaşık üç saat sonra gölün ortasına uzanan bir yarımada olan Gölyazı’ya vardık. Tarihi Bizans kalesinin surlarının etrafından ada turu attık. Kültür merkezi olarak restore edilen kiliseyi gezdik ve bin yıllık çınar ağacının altında dinlendik. Köylü kadınların yaptığı gözlemeleri yedikten sonra dönüşe geçtik. Günbatımında ormanlık tepelerden Trilye sahiline inişimiz unutulmazdı.

Trilye – Saraylar, Marmara Adası etabı (54nm)
21.09.2015

Trilye’den sabahın ilk ışıklarıyla yola çıktık. Birkaç saat motorla ilerledik. Daha sonra yelkeni açtık ve öğleden sonra motoru kapatıp sadece yelkenle Marmara Adası’na vardık. Akşamüstü adanın kuzeyindeki Saraylar limanına girdik. Bizden başka tekne yoktu. İç limana bordadan bağlandık. Köyde sadece erkeklerin olması dikkatimizi çekti. Saraylar limanı doğrusu bize pek cazip gelmedi. Ama bir sıkıntı yaşamadık.


Saraylar – Kumbağ, Tekirdağ etabı (17nm)
22.09.2015

Ertesi sabah Marmara Adası’ndan Kuzeybatı yönünde karşı kıyıdaki Tekirdağ’a rotayı verdik. Erken saatlerden itibaren esen Poyraz hava bizi yaklaşık üç saatte Barbaros limanının önüne getirdi. Bertan’ın çoçukluğunun geçtiği Barbaros’a kurulmuş olan konteyner limanının vinçleri çok uzaklardan seçilebiliyordu. Ama bu dev çelik yapıların ne olduğunu anlamamız için iyice yaklaşmamız gerekti. Bertan’ın kuzeni Mehmet bizi iç limanda karşıladı ama burada bağlanacak yer bulamadık. Rotayı Kumbağ balıkçı barınağına verdik. Öğleden sonra Kumbağ’a bağlandık. Akşam Mehmet’in evinde mangal ziyafeti çektik.  

Kumbağ’dan Uçmakdere’ye bisiklet (45km)
23.09.2015

Kumbağ balıkçı barınağı sahil şeridinde beton yapıların bittiği ve ormanın başladığı noktada kurulmuş. Buradan Mürefte’ye doğru inanılmaz güzellikte tepeler ve denize inen yarlar var. Bir günümüzü bu tepelerde bisikletle gezmeye ayırmıştık. Sabah bisikletleri tekneden indirip hazırlandık. Yola başlar başlamaz dik bir yokuş karşıladı bizi. Devam eden saatler boyunca tepelere tırmandık. Uçmakdere’ye yaklaştığımızda Bertan’ın bisikletinden tak diye bir ses geldi. Kulakçık kırılmıştı. Yokuşaşağı Uçmakdere’ye indik ama dönüş için araç bulmamız çok zor oldu. Köylüler yardım etmek yerine bize birşeyler satmaya veya bizi kendi istedikleri bir yerlere götürmeye çalıştılar. Ancak hava karardıktan sonra bulduğumuz bir taksiye bisikletleri yükleyip tekneye dönebildik.

Kumbağ – Asmalıköy, Marmara Adası etabı (21nm)
24.09.2015

Kumbağ balıkçı barınağından ayrıldığımızda hava Lodostan orta kuvvette esiyordu. Yelkenle keyifli bir seyirle öğle saatlerinde Marmara Adasının kuzey sahiline yaklaştık. Kıyıya iyice sokularak olta bıraktık. Birkaç koyun içine girip balık arayarak dolaştık. Oltaya bir kırlangıç geldi. Ama tekneye alamadan oltadan kurtulup kaçtı. Rüzgar kesilince motorla düşük hızda seyrettik. Adanın güneydoğusundaki Asmalıköy balıkçı barınağına gün batarken girdik.
Asmalıköy ağaçlık tepelerle çevrili çok şirin bir koyda kurulmuş küçük bir balıkçı köyü. Korunaklı rıhtımında su ve elektrik var. Asmalıköy çok hoşumuza gittiği için burada iki gün kalmaya karar verdik. Başarısız balık maceramızı telafi etmeye kararlıydık. Etraftaki balıkçılara nerede avlanmak gerektiğini sorduk. Adanın en doğu ucundaki Fener adası çevresinde 20-25m derinliğe olta salmamızı tavsiye ettiler.     

Fener Adası çevresinde balık avı
25.09.2015

Asmalıköy barınağından yarım saatte Fener adasına vardık. Hava güneşli ve rüzgarsız, deniz sakindi. Balık yakalamak için şartlar çok uygundu. Oltalarımızı hazırladık. Önce büyük balık hevesiyle rapala ve palamut çaparisi attık. Bir saatin sonunda Bertan çocukluktan hatırladığımız basit çapariye dönmeye karar verdi. Ben de ona uydum. Kısa sürede balıklar gelmeye başladı. Attığımız anda oltaya beş – altı istavrit takılıyordu. Teknenin bir ucunda ben diğer ucunda Bertan avlanarak akşama kadar kovayı doldurmayı başardık. İşin heyecanına o kadar kapıldık ki neredeyse tekne kayalara sürüklenecekti. Başka balıkçı sandalları etrafımızda olta atmaya başladılar. Akşam Asmalıköy’e döndüğümüzde yanımızdaki teknedekiler kovamıza ilgiyle bakıp sorular sordular. Bertan balıkları ayıklayıp hazırladı. Yarısını kızartıp yedik. Kalanını ertesi akşam için sakladık.

Asmalıköy – Esenköy etabı (56.3nm)
26.09.2015

Dönüş yolunun en uzun etabı maalesef tamamen rüzgarsız havada geçti. Motorla yaklaşık on saatte Esenköy’e vardık. Motorun uzun saatler tekneyi sorunsuz götürmesi tabii ki bizi çok memnun etti. Esenköy, Bozburun yarımadasının kuzey kıyısında Yalova’ya iki saat uzaklıkta bir balıkçı kasabası. Ancak balıkçı barınağına girmemizden itibaren rahatsız edici olaylar peşimizi bırakmadı. Rıhtıma bağlanırken kimse yardımcı olmadığı gibi üstü kapalı tehditlerle ve garip sorularla karşılaştık. Kasabadaki insanlar son derece muhafazakar görünümlüydü. Kadınların başı kapalı ve erkekler çember sakallıydı. Pek aldırmadan sahildeki bir balıkçıya balıklarımızı götürüp pişirmelerini rica ettik. Akşam yemeğinden sonra tekneye döndük.

Sabah kavga eden insanların sesleriyle uyandık. Koca bir balıkçı teknesi bizim bordamıza yanaşmış balık boşaltacağım diye tutturmuştu. Sahilden bağıranlara biz de katılınca balıkçı teknesi vazgeçip gitti. Ama balıkçı barınağı buna benzer onlarca ticari tekneyle dolmuştu. Bazıları gemi büyüklüğündeydiler ve limanın girişini kapatmak üzereydiler. Limanda geceyi geçirmiş olan bizim gibi birkaç tekne daha vardı. Hepimize, ya şimdi çıkın gidin, ya da bizim işimiz bitene kadar burada kalın, diye ültimatom verdiler; tabii bunu böyle kibar bir şekilde söylemediler. Karşılaştığımız düşmanca davranış karşısında şoka uğramış halde kendimizi limanın dışına attık. Kime şikayet etsek diye düşünmeye kalmadan Keşişlemeden sert rüzgar başladı.

Esenköy – Yalova etabı (14.1nm)
27.09.2015


Sabah yedide Esenköy barınağındaki tehditkar balıkçılardan kaçtıktan sonra rüzgar esmeye başlayınca temkinli davranarak yelkenleri camadanlı basmaya karar verdik. Kısa sürede rüzgar fırtınaya dönüştü, yağmur başladı ve göz gözü görmez oldu. Su geçirmez kıyafetlerimizi giymiştik. Rahatımız yerindeydi ama Yalova yönünde gitmek için orsa seyirde teknenin rotasını fırtınanın ortasına vermemiz gerekiyordu. Tramolalarla birkaç saat yol aldık. Yalova önlerine geldiğimizde hava açtı, güneş çıktı ve yağmur durdu. Keyifli bir havada Yalova Setur Marina’ya döndük. Fırtına oraya uğramamıştı bile. Neyseki Esenköy’ün terbiyesiz balıkçı teknelerinin aksine Yalova Marina ekibi bizi son derece kibar ve iyi bir şekilde karşıladı. On günlük seyhatimiz fırtınanın heyecanı ve marinaya varmanın keyfiyle sona erdi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder