15 Haziran 2009 Pazartesi

BURGAZADA - BARBA YANİ


13 - 14.06.2009

Haftasonu hava raporu Poyraz’dan sert rüzgar gösteriyordu. Bu havanın yelken için ideal olacağını düşündüğüm için dopdolu bir haftasonu programı yaptım. Sonuçta planladığımdan farklı ama çok güzel bir haftasonu oldu. En son olarak Burgazada’da Barba Yani’de yediğimiz akşam yemeği ve güneş batarken yaptığımız nefis orsa seyri ile haftasonunu noktaladık.

Cumartesi öğleden sonra Serdar’la marinada buluştuğumuzda rüzgar kuzey yönden beş kuvveti bulmuştu. Hemen tekneyi hazırlayıp marinadan çıktık. Yelkenleri camadanlı bastık. Kınalıada’ya doğru seyre başladık. Rüzgar 20-25 knot arasında esiyor ve sağanaklarda 27-28 knot’a varıyordu. Son derece keyifli dar apaz seyirle Burgazada’nın önüne geldiğimizde Kaşık Adası’nın etrafından dönüp Barba Yani’nin önünden geçtik. Ancak adaya uğrayacak vakit yoktu. Geç olmadan marinaya döndük.


Pazar sabahı Dolunay, Emre, İlginay ve Selim tekneye geldiler. Hava, tahminlerin aksine hafif Lodos esiyordu ve biraz bulutlandığından serindi. Marinadan çıktığımızda saat 11’i biraz geçiyordu. 10-12 knot esen Lodos’la Sedef Adası’na kadar geldik ama rüzgar beklediğimiz şekilde adaların arasında kesildi. Havanın tamamen durgunlaştığı sırada Emre denize atladı. Poyraz çıkmasını beklerken Gürkut telefon etti. Onu almak için marinaya dönmeye karar verdik. Bu arada hava yavaş yavaş kuzeyden esmeye başlamıştı. Mendireğin önüne geldiğimiz sırada sabahtan beri beklediğimiz Poyraz geldi. Böylece dönüp duran ve bir türlü oturmayan rüzgar yüzünden belirleyemediğimiz seyir rotamız Burgazada yönünde kesinleşti.


Palamar botunun yardımıyla İlginay ve Selim’i tekneden indirip Gürkut’u aldık. Hemen yelkenleri tekrar basıp Yıldız’dan freşka rüzgarda hızla yola koyulduk. Önce keyifli orsa seyirle Dragos önlerine geldik. Oradan apaz seyre dönüp Heybeliada önlerine geldik. Burada ufak birkaç maceramız oldu. Ana yelkenin camadanını çözmeye çalışırken yanımızdan geçen bir teknenin direğine takılmış gibi görünen esrarengiz bir uçurtma ipi tam altımızdan geçti. Neyseki pervanemize takılmadı. Biraz sonra direğin tepesinde uzun zamandır sallanmakta olan rüzgar okunun somunu Dolunay’ın kafasına düştü. Şaşkınlık dışında pek zarar vermemesine karşın günün kalan kısmında okun direğin tepesinden düşüp birimizi yaralamasından korktuk. Neyseki başımıza birşey gelmeden Burgazada Limanı’nın girişindeki tonozlardan birine bağlanıp karaya çıktık.


Barba Yani her zamanki gibi kalabalıktı. Sahildeki masamıza oturduk. Mezeler geldiğinde ne kadar acıktığımızı farkettik. Sabahtan beri yemek yemeyi unutmuştuk. Barba’nın yemekleri her zamanki gibi lezzetliydi. Balıklar hemen bitti ve ikinci tabağı ısmarladık. Keyfimize diyecek yoktu. Kafamıza düşmesi pek muhtemelmiş gibi direğin tepesinde sallanan rüzgar okunu bile unutmuştuk. Poyraz hafiflemişti. Son derece berrak bir yaz akşamıydı.

Tekneye dönüp yelkenleri bastık. Güneş batarken Pendik yönünde harika bir orsa seyre başladık. Gürkut dümende ve Dolunay ana yelkende bir yandan arada bastıran sağanaklarda tekneyi idare ederken bir yandan da Montrö antlaşması hakkında hukuki bir tartışmaya başladılar. Hava karardıktan kısa süre sonra marinaya girdik. Tekneyi topladık ve temizledik. Poyraz havada çok güzel bir haftasonu geçirdik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder