4 Mayıs 2009 Pazartesi

PORT SEDEF



03.05.2009

Duygu ve Dolunay’la Pazar sabahı buluşup Pendik Marina’ya gittik. Hava durgun ve pusluydu. Hava raporuna göre öğleden sonra çıkması beklenen Poyraz’dan henüz eser yoktu. Hava yelken açmak için pek umut vermese de Symphony ile Pendik Marina’daki ilk manevralarımızı sakin havada yapacağımıza seviniyorduk. Rahatça avara ettikten sonra motor seyrinde rotamızı Sedef Adası’na çevirdik. Geçen sene önünden yelkenle geçerken gördüğümüz ama bir türlü gidemediğimiz Port Sedef’i keşfetmeye karar verdik.



Sedef Adası’nın Büyükada’ya bakan koyunda iskelesi olan Port Sedef’in merdivenle çıkılan yamaçta çamların altında harika manzaralı bir terası var. Henüz yaz sezonu açılmamış. Ama Symphony ile iskelenin önüne geldiğimizde bizi kahve içmeye davet ettiler. Teknede tüp bittiğinden sabah kahve yapamamıştık. Bu yüzden bu daveti geri çevirmemiz imkansızdı. İskelenin önü sığ olduğundan aborda olmak yerine baştan demir atıp kıçtan kara yanaştık. Duygu’nun hazırladığı sandviçleri ve Dolunay’ın yaptığı brownie’leri alıp terasa çıktık. Çamların altında oturup aşağıdaki pırıl pırıl denizi ve iskeleye bağlı tekneyi seyrederken insan kendisini İstanbul’da değil Göcek’te veya Marmaris’te zannediyor. Üstelik Port Sedef Pendik’ten akşam iş çıkışı gidilebilecek kadar yakın mesafede.



Port Sedef’ten birkaç saat sonra ayrıldığımızda hava kuzeye dönmeye başlamıştı. Yelkenleri bastık ama rüzgarın tekneyi hızlandırması için biraz daha beklememiz gerekti. Birkaç saat boyunca 10-15 knot cıvarında esen Karayel ile Dragos – Pendik arasında tramolalarla orsa seyri yaptık. Pendik önlerinde rüzgar yönünü Poyraz’a çevirdi. Akşamüstü marinanın mendireğinden içeri girip palamar yardımıyla pantona yanaştık. Marinadaki ilk yanaşma manevramız rahat oldu. Tekneyi toparladıktan sonra dönüş yoluna koyulduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder