16 Kasım 2011 Çarşamba

LİKYA YOLU, ANTALYA


05-09.11.2011

Kasım ayında yaylada çadırda kalacaksın, deseler, çıldırmış olmalılar, derdim içimden. Ama Batı Toroslar’daki Olympos (Tahtalı) dağının eteğindeki Çukur yaylada geçirdiğimiz akşam beş günlük seyahatin en keyiflisiydi. Çevreden topladığımız sedir ağacı dallarıyla yaktığımız ateşin baharatlı kokusu hala burnumda.

5 Kasım Cumartesi sabahı dokuz kişilik ekibimizle Antalya Havaalanı’nda buluştuktan sonra ilk durağımız Göynük Kanyonu oldu. Rehberimiz Özgür ilk günkü zorlu tırmanış planından vazgeçip bize kanyonda ve ardından ormanda kısa yürüyüşler yaptırdı. Temiz hava ve orman kokusu hepimizi sardı. Akşam Ovacık köyündeki Gül Dağ Oteli’nde kaldık.
                                                                                                                        Göynük Kanyonu




                                  
                                     Gül Dağ Oteli
                             Asırlık çınar ağacı
Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Yayla Kuzdere’deki asırlık çınarları ve kale kalıntılarını görmeye gittik. Yayla Kuzdere’den 1800m’deki Çukur yaylaya dik patikayı takip ederek yaklaşık üç saatte tırmandık. Yükseklik arttıkça çam ağaçlarının yerini Lübnan sedirleri ve ardıç ağaçları aldı. Tepelerde kayaların içinden çıkmış dev sedir ağaçlarının manzarası etkileyiciydi.
                              Kayaların içinden çıkan Lübnan sedirleri
Kamp yerine öğleden sonra vardık. Hafif bir yemek yedikten sonra akşam için hazırlıklara başladık. Ateş yakıp çevreden odun topladık. Çadırları kurduk. Güneş gider gitmez hava soğudu. Kat kat giyindik. Ateşin çevresine dizilip çay hazırladık. Topladığımız sedir dallarının ateşte yanarken çıkardığı koku bizi büyüledi. Akşam yemeği için ateşte sucuk, soğan, patates ve biber pişirdik. Uykumuz gelene kadar ateşin başında keyif yaptık.




Gece ayazla birlikte hava epey soğudu. Çadırda uyku tulumları, termal içlikler, polar kıyafetler ve şapkalarla uyuduk. Kat kat giyinince ben üşümeden uyudum. Sabah beş buçukta uyanıp tekrar ateşin başına dizildik. Özgür gece uyku tulumunu ateşin başına serip uyumuştu. Kahvaltı edip çadırları söktük. Eşyaları almaya gelen kamyonete herşeyi yükledikten sonra saat sekize doğru yürüyüşe başladık.


Tahtalı dağının 2365m’deki zirvesine iki buçuk saatte tırmandık. Yolun neredeyse tamamı ‘çarşak’ denen bitki büyümeyen taşlık zeminden oluşuyordu. Yol dik ve kaygan olduğundan yürüyüş zorluydu. Zirveye vardığımızda teleferikle Kemer’den buraya beş dakikada çıkmış olan turistlerin bize bakışı görülmeye değerdi. Muhteşem manzaranın resmini çekip dinlendikten sonra inişe geçtik. Çoğunluğu orman içinden olan yaklaşık dört saatlik iniş bacaklarımızı çıkıştan daha çok zorladı. Gün batmadan vardığımız Beycik köyünde minibüsümüzle buluştuk ve geceyi geçireceğimiz Çıralı’daki Sunset Otel’e gittik. 

Zorlu tırmanış ve inişin ertesi günü hepimizin bacakları tutulmuştu. Bu yüzden Çıralı’da rahat bir gün geçirmeyi planlamıştık. Yine de hareketsiz kalamadık ve gündüz Olympos antik kentini gezip deniz kenarındaki kale kalıntılarına tırmandık. Akşam ise Yanartaş’ı (Chimeara) görmek için uzun bir yürüyüş yaptık. Çıralı’da bahçeden topladığımız nar ve portakalları yemek ayrı bir keyifti.
                               Olympos'taki kale kalıntıları
Son gün erkenden minibüsle yola çıkıp Adrasan’dan yürüyüşe başladık. Denize bakan yamaçlardan inişli çıkışlı oldukça zor bir patikadan saatlerce yürüdük. Çam ormanının kokulu havasını içimize çekip zeminde kuru iğne yaprakların arasından çıkan siklamen çiçeklerine hayran olduk. Düşmemek için sürekli yere bakarken arada başımızı kaldırdığımızda muhteşem Akdeniz manzarasıyla karşılaştık. Yaklaşık altı saat sonra Taşlık burnundaki Gelidonya fenerine vardık. Fenerde biraz vakit geçirdikten sonra sahile inip minibüsümüzle buluştuk. Terimizi atmak için Korsan koyunda denize girdik. Su ılıktı. Denizde yüzmek uzun günün ardından beni kendime getirdi ve yorgunluğumu aldı. Kalan azıcık enerjimizle akşam uçağına binip burnumuzda orman kokusuyla İstanbul’a döndük.

    
                          Taşlık Burnundaki Gelidonya feneri


                           Antalya Körfezi haritası

                     Göynük, Ovacık, Yayla Kuzdere, Tahtalı Dağı, Beycik
                  Çıralı, Adrasan, Taşlık Burnu ve Gelidonya Feneri
Rehberimiz: Özgür Aldemir, Buklatur ve Bougainville Travel (Kaş)

1 yorum:

  1. Böyle tatillerini okudukça oralara gitmiş ve oraları görmüş gibi oluyorum. Teşekkürler, devam et. Fatoş

    YanıtlaSil