Haftasonu yelken için şartlar harikaydı. Cumartesi akşamı saat yedide Dolunay'la tekneyi hazırlayıp marinadan çıktık. Rüzgar Poyraz'dan dört Beaufort esiyordu. Ana yelkeni bastık ve geniş apaz seyirle Pendik'ten Büyükada'nın batısındaki Dilburnu'na yaklaşık bir buçuk saatte geldik. Güneş batmadan demir attık. Resimde görüldüğü gibi basit ama keyifli akşam yemeğinden sonra yıldızları seyretmeye başladık.
Demir yerini seçerken Dilburnu'nun sakin ve huzurlu olacağını düşünmüştük. Ancak Poyraz'da korunaklı ve nispeten dalgasız olan Dilburnu'nun güneyindeki koyda malesef gecenin ilerleyen saatlerine kadar canlı müzik yapılan bir mekan var. Sanki biz teknemizle mekanın içine demirlemişiz gibi... Gittikçe kötüleşen müzikte uyumak ne mümkün! Ayrıca sabaha karşı koya gelip gürültüyle ve tabii müzik eşliğinde demir atan motoryat bizi tekrar uyandırdı. Kısacası yazın İstanbul yakınlarında denizde sessiz ve sakin bir koy bulmanın epey zor olduğunu anladık.
Sabah erkenden sahilden motorlarla koydaki plaja insanlar gelmeye başladı. Trafik ve kalabalık arttıkça huzursuz olup bir an önce koydan ayrılmaya karar verdik. Saat onbirde demir alıp yelken bastık. Büyükada ile Heybeliada arasından orsa seyirde kuzeye yükselirken Dilburnu'na yolcu bırakmış olan 'Cemile Ketenci' isimli tur teknesi hızla bordamızdan üzerimize gelmeye başladı. Yelkenle önünden kaçmamıza imkan olmadığı için bize düdük çalan tekneye arkamızdan geçmesini işaret etmeye çalıştık. Üzerimize gelmekte olan tur teknesi güneye dümen kırmadan önce hoparlörle bize 'bu kadar korkuyorsanız denize çıkmayın' diye küstah bir anonsta bulundu. Kaptanın neden bizi korkutmaya çalıştığını anlamadık. (Şikayet yazıma karşılık Dentur bu teknenin kendilerine kayıtlı olmadığı cevabını verdi ama DTO üye listesinde verilen adres onlarınki. Bu konuda Dentur'dan cevap alamadım.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder