Yalova – Trilye etabı (35nm)
19.09.2015
Tatilin ilk günü tekneyi hazırlayıp Yalova Setur Marina’dan
yola çıktık. Sabah saatlerinde rüzgar azdı. Motorla yola başladık, birkaç saat
sonra motor – yelkene geçtik ve Bozburun’a yaklaşırken motoru kapattık. Hava
sertleştiği halde yelkenlere camadan vurmakta geciktik. Ancak rüzgar ve
dalgayla teknenin kontrolü zorlaştı. Genoayı sararak biraz küçülttükten sonra
rahatlayıp pupa seyirde dalgaların üzerinden kayarak Trilye’ye vardık.
Trilye’deki balıkçı barınağında yer bulamadığımız için bir
motoryata bordadan bağlandık. Maalesef günler sonra burada teknenin bordasına
hasar verildiğini farkettik. Biz teknede yokken bir motor sıyırarak geçmiş ve
muhtemelen çıpasını çarpmış.
Akşam limandaki bir balıkçıda sardalya ve salata yedik. Köyde
dolaştık ve harika bir dondurmacı bulduk. Trilye köyü çok hoşumuza gitti. Ertesi
günü burada geçirmeye karar verdik.
Trilye’den Uluabat gölüne bisiklet (70km)
20.09.2015
Yol bisikletlerimizi teknenin içinde getirmiştik. Sabah
erkenden Trilye’den bisikletle yola çıktık. Köy yollarından, incir ve zeytin
ağaçlarının arasından geçerek Uluabat gölüne doğru pedal çevirdik. Yaklaşık üç
saat sonra gölün ortasına uzanan bir yarımada olan Gölyazı’ya vardık. Tarihi
Bizans kalesinin surlarının etrafından ada turu attık. Kültür merkezi olarak
restore edilen kiliseyi gezdik ve bin yıllık çınar ağacının altında dinlendik.
Köylü kadınların yaptığı gözlemeleri yedikten sonra dönüşe geçtik. Günbatımında
ormanlık tepelerden Trilye sahiline inişimiz unutulmazdı.
Trilye – Saraylar, Marmara Adası etabı (54nm)
21.09.2015
Trilye’den sabahın ilk ışıklarıyla yola çıktık. Birkaç saat
motorla ilerledik. Daha sonra yelkeni açtık ve öğleden sonra motoru kapatıp
sadece yelkenle Marmara Adası’na vardık. Akşamüstü adanın kuzeyindeki Saraylar
limanına girdik. Bizden başka tekne yoktu. İç limana bordadan bağlandık. Köyde
sadece erkeklerin olması dikkatimizi çekti. Saraylar limanı doğrusu bize pek
cazip gelmedi. Ama bir sıkıntı yaşamadık.
Saraylar – Kumbağ, Tekirdağ etabı (17nm)
22.09.2015
Ertesi sabah Marmara Adası’ndan Kuzeybatı yönünde karşı
kıyıdaki Tekirdağ’a rotayı verdik. Erken saatlerden itibaren esen Poyraz hava
bizi yaklaşık üç saatte Barbaros limanının önüne getirdi. Bertan’ın
çoçukluğunun geçtiği Barbaros’a kurulmuş olan konteyner limanının vinçleri çok
uzaklardan seçilebiliyordu. Ama bu dev çelik yapıların ne olduğunu anlamamız
için iyice yaklaşmamız gerekti. Bertan’ın kuzeni Mehmet bizi iç limanda
karşıladı ama burada bağlanacak yer bulamadık. Rotayı Kumbağ balıkçı barınağına
verdik. Öğleden sonra Kumbağ’a bağlandık. Akşam Mehmet’in evinde mangal
ziyafeti çektik.
Kumbağ’dan Uçmakdere’ye bisiklet (45km)
23.09.2015
Kumbağ balıkçı barınağı sahil şeridinde beton yapıların
bittiği ve ormanın başladığı noktada kurulmuş. Buradan Mürefte’ye doğru
inanılmaz güzellikte tepeler ve denize inen yarlar var. Bir günümüzü bu
tepelerde bisikletle gezmeye ayırmıştık. Sabah bisikletleri tekneden indirip hazırlandık.
Yola başlar başlamaz dik bir yokuş karşıladı bizi. Devam eden saatler boyunca
tepelere tırmandık. Uçmakdere’ye yaklaştığımızda Bertan’ın bisikletinden tak
diye bir ses geldi. Kulakçık kırılmıştı. Yokuşaşağı Uçmakdere’ye indik ama
dönüş için araç bulmamız çok zor oldu. Köylüler yardım etmek yerine bize birşeyler
satmaya veya bizi kendi istedikleri bir yerlere götürmeye çalıştılar. Ancak
hava karardıktan sonra bulduğumuz bir taksiye bisikletleri yükleyip tekneye
dönebildik.
Kumbağ – Asmalıköy, Marmara Adası etabı (21nm)
24.09.2015
Kumbağ balıkçı barınağından ayrıldığımızda hava Lodostan
orta kuvvette esiyordu. Yelkenle keyifli bir seyirle öğle saatlerinde Marmara
Adasının kuzey sahiline yaklaştık. Kıyıya iyice sokularak olta bıraktık. Birkaç
koyun içine girip balık arayarak dolaştık. Oltaya bir kırlangıç geldi. Ama
tekneye alamadan oltadan kurtulup kaçtı. Rüzgar kesilince motorla düşük hızda
seyrettik. Adanın güneydoğusundaki Asmalıköy balıkçı barınağına gün batarken
girdik.
Asmalıköy ağaçlık tepelerle çevrili çok şirin bir koyda
kurulmuş küçük bir balıkçı köyü. Korunaklı rıhtımında su ve elektrik var. Asmalıköy
çok hoşumuza gittiği için burada iki gün kalmaya karar verdik. Başarısız balık
maceramızı telafi etmeye kararlıydık. Etraftaki balıkçılara nerede avlanmak
gerektiğini sorduk. Adanın en doğu ucundaki Fener adası çevresinde 20-25m
derinliğe olta salmamızı tavsiye ettiler.
Fener Adası çevresinde balık avı
25.09.2015
Asmalıköy barınağından yarım saatte Fener adasına vardık.
Hava güneşli ve rüzgarsız, deniz sakindi. Balık yakalamak için şartlar çok
uygundu. Oltalarımızı hazırladık. Önce büyük balık hevesiyle rapala ve palamut
çaparisi attık. Bir saatin sonunda Bertan çocukluktan hatırladığımız basit
çapariye dönmeye karar verdi. Ben de ona uydum. Kısa sürede balıklar gelmeye
başladı. Attığımız anda oltaya beş – altı istavrit takılıyordu. Teknenin bir
ucunda ben diğer ucunda Bertan avlanarak akşama kadar kovayı doldurmayı
başardık. İşin heyecanına o kadar kapıldık ki neredeyse tekne kayalara
sürüklenecekti. Başka balıkçı sandalları etrafımızda olta atmaya başladılar.
Akşam Asmalıköy’e döndüğümüzde yanımızdaki teknedekiler kovamıza ilgiyle bakıp
sorular sordular. Bertan balıkları ayıklayıp hazırladı. Yarısını kızartıp
yedik. Kalanını ertesi akşam için sakladık.
Asmalıköy – Esenköy etabı (56.3nm)
26.09.2015
Dönüş yolunun en uzun etabı maalesef tamamen rüzgarsız
havada geçti. Motorla yaklaşık on saatte Esenköy’e vardık. Motorun uzun saatler
tekneyi sorunsuz götürmesi tabii ki bizi çok memnun etti. Esenköy, Bozburun
yarımadasının kuzey kıyısında Yalova’ya iki saat uzaklıkta bir balıkçı
kasabası. Ancak balıkçı barınağına girmemizden itibaren rahatsız edici olaylar
peşimizi bırakmadı. Rıhtıma bağlanırken kimse yardımcı olmadığı gibi üstü
kapalı tehditlerle ve garip sorularla karşılaştık. Kasabadaki insanlar son
derece muhafazakar görünümlüydü. Kadınların başı kapalı ve erkekler çember
sakallıydı. Pek aldırmadan sahildeki bir balıkçıya balıklarımızı götürüp
pişirmelerini rica ettik. Akşam yemeğinden sonra tekneye döndük.
Sabah kavga eden insanların sesleriyle uyandık. Koca bir
balıkçı teknesi bizim bordamıza yanaşmış balık boşaltacağım diye tutturmuştu. Sahilden
bağıranlara biz de katılınca balıkçı teknesi vazgeçip gitti. Ama balıkçı barınağı
buna benzer onlarca ticari tekneyle dolmuştu. Bazıları gemi büyüklüğündeydiler
ve limanın girişini kapatmak üzereydiler. Limanda geceyi geçirmiş olan bizim
gibi birkaç tekne daha vardı. Hepimize, ya şimdi çıkın gidin, ya da bizim
işimiz bitene kadar burada kalın, diye ültimatom verdiler; tabii bunu böyle
kibar bir şekilde söylemediler. Karşılaştığımız düşmanca davranış karşısında
şoka uğramış halde kendimizi limanın dışına attık. Kime şikayet etsek diye
düşünmeye kalmadan Keşişlemeden sert rüzgar başladı.
Esenköy – Yalova etabı (14.1nm)
27.09.2015
Sabah yedide Esenköy barınağındaki tehditkar balıkçılardan kaçtıktan
sonra rüzgar esmeye başlayınca temkinli davranarak yelkenleri camadanlı basmaya
karar verdik. Kısa sürede rüzgar fırtınaya dönüştü, yağmur başladı ve göz gözü
görmez oldu. Su geçirmez kıyafetlerimizi giymiştik. Rahatımız yerindeydi ama
Yalova yönünde gitmek için orsa seyirde teknenin rotasını fırtınanın ortasına vermemiz
gerekiyordu. Tramolalarla birkaç saat yol aldık. Yalova önlerine geldiğimizde
hava açtı, güneş çıktı ve yağmur durdu. Keyifli bir havada Yalova Setur Marina’ya
döndük. Fırtına oraya uğramamıştı bile. Neyseki Esenköy’ün terbiyesiz balıkçı
teknelerinin aksine Yalova Marina ekibi bizi son derece kibar ve iyi bir
şekilde karşıladı. On günlük seyhatimiz fırtınanın heyecanı ve marinaya
varmanın keyfiyle sona erdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder