Pazar günü sabah erkenden Poyraz 2-3 kuvvet esmeye başladı. Planladığımız gibi dokuz buçukta Emel, Deniz, Dolunay ve ben marinada buluştuk. Emel’in yelken tecrübesi yok ama geçen sene bir kere bizimle teknede Boğaz’da yarış izlemeye gelmişti. Bu sayede tekneyi tanıyordu. Deniz ise çocukken İstanbul Yelken Kulübü’nde yelken yapmış ama senelerdir ilk defa bir yelkenliye ayak basıyordu.
Bütün gün kesintisiz orta kuvvet rüzgar estiği için çok şanslıydık. Tekneyi hazırlayıp Pendik Marintürk Marinadan çıktığımızda saat on buçuğu biraz geçmişti. Yelkenleri bastık ve Kınalıada yönünde ilerlemeye başladık. Deniz dümene geçti. İki saat sonra Burgazada ve Kınalıada arasından güneye inerken geniş apaz seyirde arkadan gelen hafif dalga ile ekibin yeni üyelerini deniz tutmaya başladı. Kalpazankaya önünden doğuya dönüp Heybeliada’yı geçtik ve Büyükada’nın Dil Burnu’na yaklaştık. Hedefimiz burada demirleyip denize girmek ve öğle yemeği yemekti. Dil Burnu cıvarı biraz kalabalık olduğundan Büyükada’nın güneyine indik ve kıyıya yakın bir yerde teknelerin arasına demir attık.
Büyükada’nın güneyi yerleşime uzak olduğundan epey bakir ve diğer demir yerlerine oranla daha az kalabalık. Ancak ilk defa burada mutaassıp kesimin yatlardan ‘haşema’ denen bütün vücudu ve saçları kapatan kıyafetle denize girdiğini gördüm. Aynı zamanda bu ‘haşema’lı teknelerden biri üzerimize doğru demir taradığı için burada fazla oyalanmadan tekrar yelken bastık. Büyükada ve Heybeliada arasından orsa seyirde kuzeye doğru tramolalarla çıktık. Keyifli bir seyirle kartal önlerine geldiğimizde saat dört buçuk olmuştu. Yolu uzatmak için Tuzla Mercan Yuvası’na gitmeye karar verdik. Bir saat sonra İstanbul Mercan Yuvası’ndaki antik dalgakıranın önünden bir tramola ile dönüp tersanelerin önünden geçtik. Marinanın önünde yelkenleri indirip saat altıda yerimize bağlandık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder