6 Kasım 2013 Çarşamba

PERVANEYE HALAT SARILDI!

Lodos havada Yalova Setur Marina'ya girerken palamar botu telaşla yanıma geldi. 'Hava çok sert, çok yavaş gelin!' diyerek yanımdan uzaklaştı. Halbuki hava 20-25 knot esiyordu, pek sert sayılmazdı. Kalamış'tan tekneyi tek başına Yalova'ya getirmiştim. Çok keyifli bir yelken seyri olmuştu. Resif epey arkamda kalmıştı. Yelkenleri indirip katlamakla uğraştığım halde ben marinaya ilk giren tekneydim aramızda.

Marinada yavaş yavaş ilerledikten sonra Lodos'a bakan bağlanma yerime yanaşmak üzere manevraya başladığımda bir karmaşa ortaya çıktı. Palamar botundan bir görevli tonoz halatını alıp tekneme atladı. Ben hiçbir zaman tonoz halatının teknenin manevrası tamamlanmadan önce bağlanmasına izin vermediğim halde görevlinin tekneye çıkmasına itiraz etmedim. Malesef görevlinin tekneye çıkar çıkmaz tonozu teknenin burnuna bağladığını farketmedim. Keşke görevlinin tekneye çıkmasına izin vermeseydim... Dört saatlik solo yelken seyrinin sonunda palamarla uğraşacak halim kalmamıştı.

Tekneyi açmak için biraz ileri gidip tornistan verdiğimde motor stop etti. Önde bağlı olduğunu farketmediğim tonoz halatı gerilip pervaneye sarılmış. Ardından palamar botu tekneyi çekerken salma da başka bir teknenin tonozuna takıldı. Böylece iş arap saçına döndü. Epey uğraştıktan sonra botun yardımıyla tekneyi baştankara yerine yanaştırdık. Aynı zamanda dalgıç olan palamar görevlisi dalıp teknenin pervanesindeki halatı kesti. Sadece tutyanın ucunun kırıldığını ve pervanede başka bir hasar olmadığını söyledi. Motoru çalıştırıp pervaneyi denedik. Tekneyi çözüp tekrar manevra yaptım ve kıçtankara yanaştım. Keşke bot beni hiç karşılamasaydı... Kendi başıma yanaşsaydım başıma bunlar gelmeyecekti.

Aradan bir ay geçtikten sonra annem ve babamla tekneyle yelken yapmak için Yalova'da buluştuk. Güneşli ve hafif Poyraz esen havada tekneyi hazırlayıp marinadan çıktığımızda pervanenin yüksek devirde titreşim yaptığını farkettik. Pervaneye halat sarıldıktan sonra tekneyi ilk defa çıkarıyordum. Dalgıç birşey yok demişti ama pek güvenememiştim. Motoru durdurup yelken bastık. Bir saat kadar yelken seyri yaptık ama moralimiz bozulmuştu. Tekneyi mutlaka karaya çekmek ve pervaneyi kontrol etmek gerektiği ortaya çıkmıştı.

Marinayla görüşmelerden sonra 29 Ekim'de Rıza Usta'yla buluşup tekneyi karaya çektirdik. Halatın pervaneye ciddi bir hasar verdiğinden endişe ediyordum. Kanatları veya başka önemli bir parçayı eğmiş ya da kırmış olabilirdi. Neyseki tekne karaya çekildiğinde ortaya çıkan manzara o kadar kötü değildi. S-drive pervanenin iki tutyasından önde olanı kırılmış ve içine halat parçası sıkışmıştı. Pervaneyi söküp halatı çıkardık. Bir koruyucu sac parça dışında kırılan başka birşey yoktu. Tutyaları yenileyip kırılan koruyucu parça hariç herşeyi geri taktık. Birkaç saat içinde tamiratı tamamlayıp tekneyi denize indirdik ve kısa bir deneme yaptık. Çok yüksek devirde bile pervane titreşim yapmıyordu. Endişeyle beklediğim bu tamir işinin yedek parça gerekmeden bir günde hallolduğuna çok sevindim. En önemlisi teknenin pervanesinin sağlam olduğuna ikna oldum çünkü motor ve pervane acil durumda insanın hayatını kurtarabiliyor.

3 yorum: